Kaç gündür yazayım diyorum, "boş
ver ya, sana mı kaldı. memleketin akıllısı sen misin" deyip "es
geçiyorum" ama bugün okuduğum haberler, yaz gitsin ya dedirtti.
Önce olayı tanımlayalım, sonra da analiz
ederiz. Bize, süreç yönetimi, olay analizi ve sentezi böyle öğretildi, okulda
da, iş yaşamında da. (ha ha ha , sanki alemin umurunda sana ne öğretildiği ya
da senin kıt aklın ile ne öğrendiğin)
Olay, ülkede yaşanan hayat pahalılığı ve
zamlar karşısında, bir siyasi parti genel başkanının bireysel bir eylemi.
Daha açık söylem ile, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, elektrik zamları geri alınsın diye ve hayat pahalılığını
protesto için, Ankara'daki evinin elektrik faturasını ödememe karar aldı.
Elektrik şirketi de 21 Nisan'da evinin
elektriklerini kesti.
Sonrası, iktidar duymazlıktan,
görmezlikten geldi.
Peki başka ne oldu? Parti yönetiminden
"destek söylemi" (eylem yok ama) ve sıradan yurttaşların "ben
ödeyeyim" teklifleri ve komşularının seyyar kablo çekelim önerileri.
Hiç birisi doğal olarak kabul edilmedi.
Bir kere, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bankaya
gidip her ay elektrik faturası ödemesi diye bir şey yoktur, parasının olduğu
bankaya "otomatik ödeme talimatı" vermiştir ve otomatik olarak
ödenmektedir. Ne zaman kadar?
Protesto eylemine karar verdiği gün, bu
talimatı iptal ettirdiği güne kadar. Bu "ödememe" kararını iptal
ettiği an, banka otomatik olarak tüm borçları zaten öder. Sorun ödememedir ama olay başka.
Zamlar geri alınır mı? Orasını bilemem
ama hiç sanmam. O halde neden böyle bir eyleme karar verdiler, bilemem. Sonucun
ne olacağını ben de merak ederim.
Bu karar verenlerin bileceği bir iş.
Ama Genel Başkanlarının böyle bir
protesto eylemine karar vermesinden sonra, sıradan saf ve salak bir yurttaş
olarak ben de düşündüm, "neler olmalı, yada kimler neler yapmalı"
diye.
Bu tür eylemler "siyasi" bir
eylemdir.
Aklıma, Rus Bolşevik lideri Vladimir
Lenin'in, Nikolay Çernişevski'nin 1901-1902 yılları arasında yazdığı
"Nasıl Yapmalı" yapıtından esinlenerek yazdığı söylenen "NE
YAPMALI" yapıtı aklıma geldi.
Hoş partisinden bu gelenekten gelmiş
olan, bu yapıttan haberleri olan var mı bilemem ama olsun, ben yine de
anımsatayım.
Evet, madem böyle bir protesto eylemine
karar verildiğine göre "ne ve nasıl yapmalı" konusunda bilgileri
olmalıydı.
Çünkü, bu karardan önce eylemin başı,
sonu ve sonuçları bütün yönleri ile analiz (ayrıştırma) ve sentez (birleştirme)
edilmiştir sanırım. Ne olur ise, neler yapılabilir diye, kendileri düşündüğü
gibi adlarına düşünen danışmanları ve akıl hocaları da vardır sanırım.
Sonuçta bu "kişisel bir protesto"
eylemi gibi görünse de "siyasi bir protesto eylemidir". Amaç ve yapan
kişi de bir siyasidir.
Bu kısmı tamam.
Siyaset, kişisel bir olay değildir.
Örgüt, ideoloji, kararlılık ve sonunda da eylem gerektirir.
"Zamlara" karşı, halkın
derdini gündeme getirip, "elektrik zamlarını geri" alınsın diye CHP
Genel Başkanı kendi evinde kişisel gibi görünse de siyasi bir eylem başlatmış
mıdır? Evet.
Bu kişinin amacı zamların geri alınması
ise muhatap kimdir.
Elbette ki üç-beş elektrik üreten
sanayici ve dağıtım şirketi değil, doğrudan SİYASİ İKTİDARDIR. Yani siyasettir.
Siyasette sonuç alma, ancak olaya taraf,
muhatap olan sayısı ile ilgilidir. Eylem kişisel, karşısında kocaman, devasa
bir iktidar ve elektrik dağıtım tekelleri var. Durum bu olunca, hiç kimse
kusura bakmasın ama onlara bir örnek bir öykü anlatayım.
Ne kadar okur yazarlıklarını bilemem ama
en azından anlatanlardan duymuş olan vardır. İspanyol yazar Cervantes'in, 1605
yılında yazdığı, hayali "kahramanı" Don Kişot'un yel değirmenleri ile
savaşını anlattığı "DON KİŞOT" adlı bir roman vardır.
Don Kişot'un yanında iki kişi vardır.
Birisi ünlü uşağı Sancho Panza diğeri ise eşeği, Eşek Rucio.
Sözünü ettiğim kitapları okuyanlar ve
azıcık da "siyaset strateji ve taktiğini" bilenler, ne demek
istediğimi anlarlar.
Hoş, bunun da kolayı vardır. Hemen
konuyla ilgi bir kişi bulunur ve kendisinden, olaya ilişkin bir rapor yazması
istenir, parası ödenir ve masada bekler. Nasıl olsa bir gün unutulur.
Burada, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, güçlü bir iktidar karşında, kendisini seven sayan kişiler ve
komşuları dışında, siyasi olarak yalnız bırakılmıştır. Neden mi?
Kemal Kılıçdaroğlu, parası olmadığı için
elektrik faturası paralarını ödemiyor ki, zamlar geri alınsın diye, protesto
amaçlı elektrik parasını ödemiyor. Olay kişisel değil, olay siyasi.
Millet İttifakı’nda bir parti lideri ve
yurttaşlar iyi niyetle, biz ödeyelim diyorlar, doğal olarak O da kendileri
kabul etmiyor.
Peki sonuç, orasını tahmin ederim de,
söyleyemem. Bu iktidarın yönetsel yeteneklerini bilmeyen ve görmeyen
kalmamıştır sanırım. O yüzden de, Ana Muhalefet Partisi’nin evinin
elektrikleri, parası olmadığından değil, protesto amaçlı ödenmediği için
kesilmiştir.
Yurttaşlar, ufak tefek destek ve tepki
verdiler. Zaten yapabilecekleri pek de bir şey de yok. Her gece yapılsın
denilen protesto amaçlı ışık söndürmeler mi? Ben görmedim de!..
Yıllar önce Amerika'nın Vietnam savaşını
konu alan bir filmde, pusuda ki Vietnam askerlerine, Amerikan askerleri
saldıracaklardır.
Komutan emir verir, "yürü
Joe!.." (Bizim "Mehmetçik" gibi bir söz.) Komutan mevziden
fırlar ve askerlerinin de arkasından gelmesini bekler. Ama durum hiç de öyle
olmaz.
Komutan siperden fırlar ama, askerler
arkasından gelmezler, tam tersine alkış tutup "Bravo Capitano!.."
diye bağırırlar. Karşı taraf yaylım ateşini sürdürür. Sonu ya da gerisi mi? Ya
Filmi izleyin, ya da İtalyan fıkrasına uyarlanan, İtalyan karikatürünü bulun ve
bir göz atın, bakın.
Her neyse, kişisel olarak böyle bir
eylemi tasvip edip, etmeme ayrı bir konu ama bu konuda CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu, kendi "A takımınca", yalnız bırakılmıştır.
Kendisininin bu kararından sonra,
MV'leri, MYKK'dakiler ve PM'dekiler de benzer eylemler yapsalardı, bunun bir
anlamı olurdu.
Yaptılar mı? Bilem!..
Bu saatten sonra yapsalar da bir işe
yaramaz. "Demir tavında dövülür" der, atalar.
Şimdi de dilime Servet Kocakaya'nın
"Acılar beni tez büyüttü/
Genç olmuşum şu dünyada ne fayda"
türküsü dolandı.
Ne kadar daha söylerim bilemem ama.
"Gün görmüşüm şu dünyada ne fayda/
Seni kendime yakın buldum
Uzaklarda turna olsan ne fayda/ Bana Nazım'ın aşkı gerek
Yer bulmuşsun mezarına ne fayda/ Ah ne fayda ne
fayda"