Adı yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına karışan Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan
Bayraktar, yandaş müteahhitlere, İstanbul’da kar marjının azaldığını, bu yüzden yeni şehirlere yatırım
yapmaları gerektiğini sinyalini vererek, şunları söylemişti :
“Bu nedenle İzmir, Bursa, Denizli, Antalya,
Diyarbakır, Gaziantep'e de yatırım yapmalı"
Diğer
şehirlerde neler olup bittiğini tam olarak kestirmek güç ama yandaş
müteahhitlerin yatırımları(!)hızla Antalya’yı Antalya olmaktan çıkarıyor.
Antalya,
hızla betonlaşıyor, iklimi hızla değişiyor, İstanbul gibi Antalya’dan da kaçış başlıyor..
‘Vizyon, Çılgın’ gibi adlandırılan projeler ile Antalya’yı uçuracaklarını
söyleyenler, Antalya’nın kaynaklarının ranta dönüştürülmesine çanak tutuyor..
Konyaaltı, Boğaçayı ve Lara’da planlanan büyük ölçekli projelerin kentin geleceği
açısından endişe verici olduğunu söyleyenler, her zaman ki gibi ‘yatırım düşmanı, Antalya düşmanı,
istemezükçü’ olarak yaftalanıp, kamuoyuna şikayet ediliyor.
Antalya’nın
yerli, yabancı herkesi kıskandıran doğa ve tarihi ile paha biçilmez değerde..
Hemen
her gün bir değeri Antalya’dan koparılıyor, ranta teslim ediliyor.
Son
1’nci derecede doğal SİT alanı olan örnek Kaş’ın Patara bölgesindeki Fırnaz
Koyu ve Yalı mevkii..
Söz konusu bölgede bulunan, yani SİT
alanında yer alan arazileri yıllar önce İstanbul ve Ankara’nın üst düzey
siyasetçileri ile bürokratların köylüden sudan ucuz fiyatlarla satın aldıkları
biliniyor ve söyleniyordu..
İddialara
göre, bal tutan parmağını yalar misali doğa harikası koyun etrafındaki
arazileri kapatanlar, kafalarını kullanarak(!)Fırnaz koyu’nu 1’ncui derece SİT
alanından çıkarıp,2’nci ve 3’ncü derece SİT alanlarına çevirerek imara
açılmasını sağladılar..
CHP Kaş İlçe Başkanı Ulaş Akbaş, şu konuda şu çarpıcı bilgileri veriyor :
“Ülkemizin en
gözde tarihi alanlarından birisi olan Patara bölgesi ciddi manada İstanbul’un
ve Ankara’nın üst düzey siyasinin ve bürokratının gözdesi olmuş durumda.
Yaptığımız küçük bir araştırmayla çok ismin buradan yer aldığını öğrendik.
Bunların bir çoğu üstü örtülü bir şekilde yakın akrabalarıyla bu işlemleri
gerçekleştirmiş”
Patara, ışık hızıyla betonlaştı..
CHP’li Akbaş, bu başdöndüren değişimi şöyle anlatıyor :
“İnsanlar buradan arazi alırken bu bölge
1’inci ve2’inci derece Sit alanındaydı ve hiçbir şekilde inşaat yapılamıyordu.
Durum böyle olunca Ankara’nın ve İstanbul’un kaymak tabakası, özellikle
siyasiler bölge halkında çok uygun fiyata yerler aldı. Ve bu yerler alınırken
köylüye de hiçbir şekilde inşaat izni verilemeyeceği vurgulandı”
Ardında da ekliyor :
ki bu insanlar bu kararın alınacağı bilgisini daha önceden biliyorlardı ve sessiz sedasız bu arazileri topladılar. Olan mevcut yerlerini yok pahasına satan bölge halkına oldu. İşte biz o zamanlar biz halkımızı ‘satmayın’ diye uyardık ama insanlar zaten zor durumdaydı ve bir çoğu arazilerini elden çıkarmak durumunda kaldı”
Antalya, turizmin olduğu kadar, tarımın da başkenti olarak biliniyor, daha doğrusu siliniyordu..
Rant belası, tarım alanlarını da vurdu..
Bakanlar Kurulu, tarım alanlarını koruma amacıyla ülke çapında 205 ovayı koruma altına alarak, “Tarımsal SİT’ alanı ilan etti..
Etti de
Antalya’nın verimli ovalarını es geçti.
16 Mart’ta Remzi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı, 6 ilde 13 ovanın koruma altına alınmasını içeriyor..
Ancak, koruma
altına alınan ovaların arasına Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun koruma altına
alınacağını kamuoyuna duyurdu 9 tarımsal alan giremedi.
Bunun en anlamda geldiğini anlamak güç değil..
Yakın bir gelecekte Antalya’nın ovalarının da imara açılması sürpriz olmayacak..