Konyaaltı Caddesi ile deniz arasındaki bölüm “Atatürk Parkı” idi. Hasan Subaşı Kültür Parkı’nın adı Bekir Kumbul tarafından “Atatürk Kültür Parkı” olarak “Mahkeme Kararı ile” değiştirildi. Öyle ya “Atatürk” olursa bi de mahkeme kararı olursa bunu kimse değiştirmeye cesaret edemezdi. Bu arada Lara’daki kocamaaaan alan düzenlenecek, adı da “Kumul Park” olacaktı. “Valla Kumbul değil, bildiğin kumul.

Bu tartışma bitti, eski Atatürk Parkı’nın revizyonu geldi gündeme. Tam on yıl önceymiş. Oysa ıhlamur ağaçlarının kesilip yerine otopark yapıldığını izlediğimiz günler dün gibi. Türel ekibinin en doğru tespitlerinden olan “ne idüğü belirsiz” şeklinden kurtulup bir cazibe merkezi haline gelişine ne sevinebildik, ne üzülebildik.

O yıllara geri dönerseniz park mevzuunda en çok tartışılan konu “Baykal’ın evinin önüne AKP’nin ampulünü çağrıştıran havuz yapıldı” haberidir. O havuzun tam ortasına Türkan Saylan heykeli dikmekte Mustafa Akaydın’a nasip olmuştu.

Törenin açılış konuşmasını yapan Türel, Atatürk Parkı'nın, "Atatürk" adını hak etmez bir hale geldiğini ifade ederek, "Bu alan maalesef madde bağımlı geçlerin yuvası halindeydi. Biz parkı bu halde aldık" demişti.”Ampul Havuz”u ise şöyle savunmuştu Türel: “Biz belediye olarak hizmetlerimize siyaseti bulaştırmadık, bulaştırmayacağız da."

“Kaç yıl geçti aradan ayrı ayrııı….”

Bu ne ya sabah sabah. Hepi topu on yıl işte. Ayrı falan da değil, Atatürk Parkı ile iç içeyiz. Gaziantep Restaurant, Alara Restaurant, Park Beyzade bizzat uğradığım ve memnun da kaldığım mekanlar.

Beni takip edenler bilir, bir zamanların ünlü Derya Motel’i üstünde yer alan Alara Restaurant’ın altındaki Sanat Güneşi Zeki Müren’in kullandığı mağaranın neden kullanıma açılmadığını sorgularım hep. Üstelik Müren’e ilk “Paşa” diyen kişinin Başkan Türel’in annesi olduğu söylenirken.

 

Neyse, bugüne dönelim. Yaşanan kaosa bakalım.

 

Geçtiğimiz günlerde Atatürk Parkı’nın 10 yıllık kullanım süresinin bittiği, işletmeci firmaya boşaltma talimatı yollandığı haberi yer aldı gazetelerde. Daha sonra tahliye tarihi 22 Ağustos’a ertelendi.

Şimdi kira süresinin bitmesi, Türel’in mevcut firma ile çalışmak istememesi, süre dolduğu için tahliye istemesi normal. Gidip işletmelerle konuşmadım, “taraf” olmak istemiyorum, yanlışa düşebilirim.

Bildiğim kadarı ile buradaki işletmeler kiraladıkları mekana devasa harcamalar yaptılar. Bu tür işletmelerde risk budur. En az 39 yıllık filan olmalı kiralamalar. 10 yıl olunca bu sıkıntının yaşanması normal.

Şimdi benim yaptığımı yapın, her hangi bir işletmenin kiralandığı günkü çıplak duvar halini getirin gözünüzün önüne. Bir de bugünkü halini.

Orada kullanılan ekipmandan, masa sandalyeden söz etmiyoruz. Mekanlardaki yapılan çalışmalardan söz ediyoruz.

Şimdi bu işletmeler burayı söküp mü teslim edecek?

Olduğu gibi bırakırsa yeni dönemde kendisine kiraya verilmezse yaptığı masrafı unutup birilerinin yeni gözdelerine “hediye”mi edecek?

Oturduğum yerden ahkam kesiyorum evet.

“Adrasan Plajı’nı önümüzdeki yıl Tanju Çolak Beach Park olarak işletecek” deniyor.

Sorduk, tık yok…

Türel’in bu görev döneminde kırıp döktüğünü, arkasına bakmadığını biliyoruz.

“Bütünşehir”in bi gömlek büyük geldiği izlenimi veren süreçte başta sivrisinek olmak üzere birçok sorunun kangrene döndüğünü biliyoruz.

Dağ başına otobüs durağı koyup ilçe otobüslerine “Denetimli toplu taşıma aracı” yazarak gelire ortak olunduğunu, ama bunun ne vatandaşa ne sektör temsilcisine faydası olmadığını görüyoruz.

Şimdi soru şu:

Atatürk Parkı’nı siz yaptınız, siz kiraladınız. Bugün bu işkence neden?

İşletmeci firmanın Akaydın’ı desteklediği, sizin de intikam peşinde olduğunuz iddia ediliyor.

Sahi?