Herkes nefesini tuttu. Ankara’dan, Baykal’dan iyi bir haber gelmesini bekliyoruz.

Yaşayan en büyük devlet adamı olan Deniz Baykal, deneyimli, kurt bir siyasetçi olduğu kadar çok iyi bir hatip..

Baykal kadar Türkçe’yi iyi kullanan, toplumu etkileyen, coşturan bir ikinci siyaset adamını bulmak güç..

Bugün üçüncü kez köşe yazıma konuk olan CHP önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın 2005 CHP Kurultayı’ndaki konuşmasının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Eminim ki aşağıdaki satırları okurken, benim gibi pek çok kişinin gözleri nemlenecek, o yılları yaşayanların anılarını bir kez daha tazelenecek..

Şöyle diyordu Deniz Baykal :

“Ben size baktığım zaman, sizlerin şahsında Türkiye’de, dünyada ilk kez emperyalizme karşı bir mücadeleyi, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini başarıya ulaştırmış insanları görüyorum. Sizler o zaman doğmadınız bile. O zaman belki hiç biriniz yoktunuz ama hiç önemli değil. Bugün en genç CHP’li kardeşime bakarken bile onu Mustafa Kemal’in yanında Ulusal Kurtuluş Savaşı veren bir insan olarak görüyorum. Sizlere baktığım zaman ben, Sevr Antlaşması’nı imzalayanları değil, onları yırtıp atanları, Lozan’ı yapanları görüyorum. Ben sizlere baktığım zaman dünyanın en güç döneminde ulusal bağımsızlığımızı gerçekleştirip, çağdaş devlet oluşturma doğrultusunda çok büyük çabalar harcamış olan o büyük Kuva-i Milliyecileri görüyorum. Atatürk devrimcilerini görüyorum. Türkiye’yi çağdaş bir toplum haline getirmek için yasa yapanları, kurum yapanları, ilke ortaya koyanları görüyorum. Köy Enstitüleri’ni kuranları görüyorum. Halk Evleri’ni kuranları görüyorum. Eğitim hamlesini yapanları görüyorum. Kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirenleri görüyorum. Türkiye’yi, yoksul Türkiye’yi ayağa kaldırmak için büyük ekonomik atılımlar planlarını görüyorum Anadolu’yu dört bir taraftan demir ağlarla örenleri görüyorum. Onları planlayanları görüyorum.  Demir yollarını döşeyen işçileri görüyorum. Türkiye’nin bağımsızlık ruhunu görüyorum”

Deniz Baykal,  alkışlarla, sloganlarla sık sık kesilen, insanların gözyaşlarına hakim olamadıkları, etkisinden aradan geçen bunca süreye kadar kurtulamadıkları bu tarihi kurultay konuşmasını, şöyle sürdürüyor :

“ Sen sizlere baktığım zaman Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ile bu dünyada, bu coğrafyada ilk kez bir Müslüman toplumun demokratik bir atılım yapabileceğini kanıtlamış  insanları görüyorum.  İslamiyet’in kutsal bir inanç olarak her birimizin inancında, bedeninde, ruhunda bir yanda yaşarken, bir yanda da kadın-erkek eşitliğinin, bir yandan da demokrasi anlayışının, bir yanda da laik bir devlet düzeninin bir arada gerçekleştirilebileceğini ortaya koyanları görüyorum. Türkiye’yi demokrasiye taşıyanları görüyorum. İktidarını halk oy vermedi diye gönül huzuruyla benim iktidarda olup olmamam önemli değil, yeter ki Türk halkı neyi isterse o olsun. Kimi isterse o iktidar olsun diye büyük bir alçak gönüllülükle Milli Mücadele ile geldikleri iktidar noktasından elinde çantası, şapkası ve paltosuyla ağır ağır yürüyerek  Çankaya’dan aşağı inen İsmet Paşa’yı görüyorum, Arkadaşlarını görüyorum.  Sizler busunuz değerli arkadaşlarım. Hiçbiriniz yaşamadınız belki bu günleri, hiçbiriniz o günlerde hayatta değildiniz belki ama hiç önemli değil.. Sizler Atatürk’sünüz.. Sizler  İsmet İnönü’sünüz.. Siz Türk devriminin anlı, onurlu geçmişisiniz. Türkiye’yi Türkiye yapanlarsınız. Demokrasiyi gerçekleştirenlersiniz.  Türkiye’de emeğin hakkını koruyacağım diye ortaya atılanlarsınız.  Emek diye ilk konuşan insanlar sizsiniz.  Sendika diyen insanlarsınız. Demokratik sol diyenlersiniz.  Böyle söylediğiniz için Moskova Moskova’ya diye tepki gösterilenlersiniz. Sosyal demokrasinin vatansever olduğunu, sosyal demokrasinin inançlara saygı göstermek olduğunu, sosyal demokrasinin emeğe saygı göstermek olduğunu, hukuka saygı göstermek olduğunu ilk kez öğretensiniz. Ve siz 12 Martlar’da cezaevlerinde  hesap vermeye çağrılanlarsınız. Siz 12 Eylül’de Zincirboğan’a sürülürlersiniz.  Siz Türkiye’de Atatürk ilkelerine, sosyal demokrasiye inandığı9nız için hizmet ettiğiniz okuldan bambaşka yerlere sürülen insanlarsınız. İşlerine son verilenlersiniz. Ekmeğiyle oynanan insanlarsınız. Haksızlığa maruz bırakılanlarsınız.  Demokrasi mağdurusunuz. Şeref mağdurusunuz. İnanç mağdurusunuz. Onur mağdurusunuz.  Sizlere baktığım zaman ben bunları görüyorum. Türkiye’nin onurlu tarihini görüyorum. Şerefli tarihini görüyorum. Türkiye’nin özünü görüyorum. Türkiye’nin onurlu geçmişini görüyorum. Sizler sadece Türkiye'nin onurlu geçmişi değil, sizler Türkiye'nin aydınlık geleceğinizsiniz. Aydınlık geleceğimizsiniz. Aydınlık geleceğimizsiniz. Türkiye'nin yarınısınız. Türkiye'nin gelecekteki aydınlık günlerinin sahibi ve gerçekleştirici insanlarsınız. Ben böyle görüyorum. Ben sizin öyle olduğunuzu düşünüyorum”