Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü..

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği’ni kabul ettiği 24 Kasım 1928’in anısına 24 Kasım Türkiye’de her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.

Öğretmenlik kutsal meslek..

Ana ve babamızdan sonra bize en yakın kişi öğretmen..

Öğretmen hem eğiten hem de öğreten olarak hepimizin hayatında çok özel bir yere sahip..

Bizim için gerçek anlamda bir rehber öğretmen..

Anamızla, babamızla, kardeşimizle, diğer yakınlarımızla paylaşamadığımız sevinç ve üzüntülerimize ortak olan kişiler öğretmenler..

Tüm bunlar bir yana öğretmene layık olduklarını vermeyen, veremeyen, vermek için de çaba göstermeyen bir ülkenin bireyleriyiz..

Ülkeyi yönetenlerin öğretmene karşı olan aymazlığına seyirci kalarak biz de suçluyuz..

24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde yapılan araştırmalar, bir büyük ayıbı ortaya çıkarıyor.

Yüzümüzün ciddi biçimde kızarması gereken araştırmanın son derece çarpıcı sonuçlarından bazıları şöyle :

-Öğretmenlerin yüzde 82’si çocuklarının gıda ihtiyacını karşılayamıyor.

-Öğretmenlerin yüzde 84’ü çocuklarına kıyafet alamıyor..

-Öğretmenlerin yüzde 88’i çocuklarının eğitim ihtilaçlarını karşılamakta büyük zorluk çekiyor.

Araştırmanın en can alıcı noktası ise şu :

-Öğretmenlerin yüzde 62’si psikolojik sorun yaşıyor..

Araştırmalar geleceğin Türkiye’sini yönetecekleri eğiten ve öğreten öğretmenlerin nasıl açlığa mahkum edildiği net bir biçimde karşımıza çıkarıyor.

Türk-İş araştırmasına göre, 4 kişilik bir aile için açlık sınırı bin 379,  yoksulluk sınırı 4 bin 492 lira.

Şimdi sıkı durun.

15 yıllık deneyimli bir öğretmen, neredeyse yoksulluk sınırının yarısı kadar, yani 2 bin 478 lira maaş alıyor.

Durum bu denli vahim..

Aslında utanılacak bir tablo..

Hem gelecekte Türkiye’yi yönetecek olanları ‘eti senin kemiği benim’ anlayışı ile öğretmenle emanet ediyoruz, hem de öğretmenin geçim derdi çekmeden, evine ekmek götürme kaygısı taşımadan görev yapmasını sağlayacak koşulları oluşturmuyoruz.

Yabancı meslektaşları ile kıyaslanırsa Türkiye’de mevcut maaş ve koşullarla öğretmenlik yapmak olanaksız.

Her türlü olumsuzluğa karşın öğretmenler kutsal görevlerini aksatmadan yerine getirmeye çabalıyor.

Antalya’da pazarda tezgah açan öğretmenler var..

Dersten çıkınca taksi şoförlüğü yapan öğretmenler var..

Seyyar satıcılık yapan öğretmenler biliyorum..

İçkili mekanlarda müzisyenlik yapan öğretmen de var, garsonluk yaparak evine ekmek götürme uğraşında olanı da..

İkinci, hatta üçüncü bir işte çalışan öğretmenler var Antalya’da..

Kimi öğretmenler aile bütçesindeki açığı özel ders vererek kapatmaya çalışıyor..

Öğretmenlerin nasıl ihmal edildiğini, kaderiyle baş başa bırakıldıklarını anlatmaya kalksak sayfalar yetersiz kalır..

Öğretmenin yılda bir kez 24 Kasım’da hatırlanması ise sadece ticari düşüncenin ürünü..

Bizi yetiştiren, hayata hazırlayan öğretmenlere insan gibi yaşayacak olanaklarını sağlamaktan aciziz..

Binlerce öğretmeni atayamadık..

Kimisi başka iş buldu,kimisi hale ataanmayı bekliyor, psikolojisi bozulan da, canına kıyan da var..

Bunlar yetiyor gibi öğretmeni horluyor, dünya görüşüne göre yargılıyor, soruşturmalar kovuşturmalar ile huzursuz ediyor, meslekten ihraca kadar giden uygulamalara maruz bırakıyoruz.

Bizi affet öğretmenim..

Sana layık olamadığımız için, seni koruyup, kollayamadığımız için, sana yapılan haksızlıklara seyirci kaldığımız için.. .