Kimler vardı ve Haziran’da kimler gitti…

Tahmin edemeyeceğiniz kadar uzun bir liste.

 İz bırakanları ve kalbe nüksedenlere değinelim istedim.

İsterseniz şu şekilde başlayalım.

23 Haziran 2011 (80 yaşında) hayata veda eden Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu İstanbul'un Cağaloğlu semtine adını veren Cağaloğlu Rüstem Paşa'nın torunu Ali CAĞALOĞLU Adapazarı Halkevi tiyatro kolunun, Adapazarı'nda yerel tiyatronun ilk kurucularındandır.

Türk sinema oyuncusu, senarist ve yönetmen Tanju GÜRSU.

Şair Cahit ZARİFOĞLU,” Bu adamlar dev midir, Yatak özlemez gövde midir “derken “ bir incelik gösterin incinmesin yüreğim” dizeleri ile tutunur yaşama...  

Türk politika tarihinin önemli ismi Süleyman DEMİREL; Cumhurbaşkanı.

Türk sinemasının usta oyuncusu Sümer TİLMAÇ tabii ki ayrıca sırtındaki kapı ile her daim hatırlayacağız. Ahmet Muhip DIRANAS. (6 Haziran 1980) Ressam Hamit GÖRELE. (5 Haziran 1973) Ressam Fikret ADİL, Orhan KEMAL (2 Haziran 70)... Ahmet ARİF (2 Haziran 91) Yarın Nazım... (3 Haziran 63) Mihri Müşfik Hanım (9 Haziran 2019), Cahit KÜLEBİ, Cengiz AYTMATOV (10 Haziran 2008), Ayhan IŞIK (16 Haziran 1979) ve yazamadıklarım.

Ahmed ARİF… Hasretin, sevdanın, dağların ve umudun şairi. Tek kitabı ile her türlü duyguyu ve Anadolu’yu anlatmış şair… Der ya “o kadar da basit değil 30 yılımı verdim bir kitaba”

 Adım attığınızda büyük bir avlunun sizi karşıladığı, taş yapının bütün avlunun çevresini kapladığı yazlık ve kışlık odalarıyla, geniş dönemin tipik Diyarbakır evlerinden birinde, o ruhun hala yaşadığını hissettiğiniz Diyarbakır’da Yağcı Sokak 7 nolu evde yazmış şiirlerini.  Diyarbakır’a gittiğinizde mutlaka uğrayın o ambiansı koklamalısınız.

Beşikler vermişim Nuh’a, Salıncaklar, hamakla, Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır, Anadolu’yum ben,

Tanıyor musun? Derken “ANADOLU’ dur o .”

 Ahmet ARİF’i destekler 18 Haziran da Anadolu’ya veda eden Nuri İyem.

Kurtuluş Savaşına damgasını vurmuş kadınlarımız.

 Nuri İyem ve kadınlar.

Bizim kadınlarımız.

Korkunç ve mübarek elleri,

İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz

Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen

Ve kadınlar

Bizim kadınlarımız:

Korkunç ve mübarek elleri,

İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz… (Nazım HİKMET)

Cümleler matem tutar. Dizeler ağıt yakar böyle zamanlarda...

Şairlerden; Hasan Hüseyin KORKMAZGİL,

 Haziran ‘ı dillendiren şair. Güneşin altında bir hüzündür...

Gece leylak ve tomurcuk kokarken ölünür mü be kardeşim... Der Hasan Hüseyin... O güzelliğin hüzün algısına atıfta bulunur her haziran... Çünkü bir geçit törenine benzer haziran her daim başlangıcı ve bitişi ile…

“Orhan KEMAL’in güzel anısına” diye başlar...

Nazımla devam eder KORKMAZGİL...

 Sanki zaman Ahmet ARİF 'i de alacaktır haziran sürecine...

Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta,

Bir kırmızı gül dalı, eğilmiş üzerine,

Yatıyor oralarda,

Bir eski gömütlükte,

Yatıyor ustan.

Okşar yanan alnını, Nâzım ustanın …

Gece leylâk ve tomurcuk kokuyor…

 

Hepsi Anadolu’da yetişmiş hepsi memleketinin doğduğu bölgenin kültürünü işlerine taşımış yazar, ressam ve şairler. Anadolu sanatçıları.

Hala baktığımızda değişmeyen aynı gökyüzünü paylaştığımız, aynı gül, karanfil ve leylakları kokladığımız gökyüzü. Anadolu. Güzelliklerden fazla acıları paylaştığımız yurdumuz.

Belki de o yüzden leylaklar az bulunur koklanmak için aranır bu memlekette... Belki de tam bu noktada, tam da o yüzden "Haziran’da ölmek zor "...

Hoşça kalın, sevgiyle kalın.