2020
yılının Mart ayından bu yana dünyayı kasıp kavuran Covid pandemisi ülkemizde de
ciddi sorunlar yarattı. İşyerlerinin kapalı kalma zorunluluğu, birçok iş
kolunda büyük hasarlara, iş kayıplarına neden olurken, çalışanlar kadar işyeri
sahipleri de tamiri imkânsız mağduriyetler yaşadılar. Bu koşullarda, devlet
erkinin, halkın sıkıntılarını giderici, yaraları saran, ‘Devlet Ana’ olma
özelliğini hissettiren mekanizmalarını harekete geçirip, zor süreci
kolaylaştırması beklenirken, Türk halkı, devleti yönetenlerin, çözüme yönelik
olmayan, yüzeysel çareler üretmeye çalışmasını, bunu da çoğunlukla beceremeyip,
kendilerini daha fazla zorlukla yüz yüze getirmesini endişe ile izledi.
KİRAYI ZOR ÇIKARTIYORLAR…
Turizmin
Başkenti konumundaki Antalya, yurtiçi ve yurtdışı uçuşların kapanması, toplu
taşımanın kısıtlanması, seyahat yasakları konulması nedeniyle ana gelir
kaynağından tümüyle mahrum kaldı. Bu
mahrumiyetten sadece oteller ve taşımacılık sektörü değil, turizmden ekmek yiyen
tüm küçük esnaf da nasibini aldı. Hediyelik eşya satanlar, yiyecek-içecek
sektörü, market, bakkal, kasap, manav gibi küçük iş yerleri, taşımacılar
elbette kapanmalardan en fazla zarar görenler, ama bir de işini sadece turizme
yönelik sürdüren sağlık sektörü var ki, bunlar arasında eczaneler, sağlık
kabinleri en başta gelmekte. Turizm Eczanesi olarak adlandırılan bu tip
eczaneler, özellikle Antalya’da otellerin yoğun olduğu bölgelerde faaliyet
gösteriyorlar. Bu tip eczanelerin çevrelerinde genellikle konut yok.
Müşterilerini turistler oluşturuyor.
Turizm Eczanelerinin hemen tamamı SGK reçetesi yapmazlar. Yani hastane veya sağlık ocağında yazılmış, devlet ödemeli reçetelere bu tip eczaneler cevap vermezler. Turistik tesislerin açık olduğu sezonlarda iş yaparlar, diğer zamanlarda kiralarını zor çıkartırlar. Turizm eczaneleri hükümetin geçtiğimiz 18 ay içinde, devletin himmet ve inayetleriyle esnafa yapılan bazı ödemelerden yararlanamadı. Mağduriyetlerinin boyutu öylesine büyük ki, son iki aydır turizminde yoğunluk olmasına karşın geçmiş hasarlar kapatılabilmiş değil. Turizm eczaneleri geçtiğimiz yılı tümüyle kapalı geçirdiler ve tedbirler zamanında, düzenli bir biçimde alınmayınca, ne yazık ki bu yaz sezonunu da kaybettiler. Şimdi kiramızı ödeyebilecek miyiz sorusuna cevap arıyorlar.
‘DEVLET NE YAŞADIĞIMIZI BİLMİYOR!’
Antalya’nın
merkeze yakın ve uzak tüm turizm yörelerinde yerleşik eczacılarla yaptığımız
görüşmelerde gördük ki, bu eczanelerin zararı, diğer sektörlerin zararından kat
be kat fazla. Manavgat Titreyengöl bölgesinde eczacılık yapan Gülfidan Özgirin
Sezen, bu konuda bilgi verirken şunları söyledi:
“Eczaneler,
diğer sektörler gibi ellerindeki malı gelecekte nasıl olsa satarım, bugünkü
zararı yarın, bir gün çıkartırım diyemezler. Çünkü ilaç dediğiniz şeyin son
kullanım tarihi vardır. Başka sektörlerde, örneğin hediyelik eşya, deri, halı
satanlar, marketler ellerindeki malları ileride satabilirler. Başka dükkanlara
devredebilir, zararlarını minimize edebilirler. Ancak biz eczacılar günü
yaklaşmış bir ilacı başkasına devredemeyiz, depolara geri veremeyiz. İlacın
günü geçti mi çöp olmuş demektir, bu da bilançomuza doğrudan sermayesiyle zarar
olarak yansır. İşte bu nedenlerle biz turizm eczaneleri geçtiğimiz 18 ayda
ettiğimiz zararı hiçbir şekilde telafi etme olanağına sahip değiliz. Devlet,
tüm eczaneleri aynı kategoride gördüğü için, bizim tipteki Turizm Eczanelerinin
ne yaşadığını bilmemekte, dolayısıyla da esnaflara yaptığı yardımlardan bizi
yararlandırmamakta. Yapılan yardımın büyük bir destek sağlamadığını biliyoruz
ama en azından kiralarımızı ödemede bir nebze olsun yara sarıcı olurdu diye
düşünüyorum.”
Ziya Nur Sezen