Editör: TE Bilisim
Trenle gelin!
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak, 2009-2013 faaliyet döneminin son meclis toplantısında “EXPO’ya Hızlı Trenle Gelin!” sloganıyla dev bir kampanya başlattı. Budak, “Hızlı tren 10 yılın en büyük projesi. Üzerinde durmalıyız.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Çetin Osman Budak, 2009-2013 faaliyet döneminin son meclis toplantısında “EXPO’ya Hızlı Trenle Gelin!” sloganıyla dev bir kampanya başlattı. Budak, “Hızlı tren 10 yılın en büyük projesi. Üzerinde durmalıyız. 2 milyon imzaya çıkartabiliriz. 1 milyon imza devletin hükümetin ilgisini çeker” dedi. ANTALYA’NIN RÜYASI Çetin Osman Budak, “Antalya halkı, Antalya’da ikinci konutu bulunan yüz binlerce vatandaşımız, Burdur, Isparta, Konya, Denizli ve diğer illerimiz bu kampanyaya destek vermelidir. Milletvekillerimiz, bölge oda ve borsaları konuyu sahiplenmişlerdir. Bu Antalya’nın 100 yıllık rüyasıdır. Hızlı tren Batı Akdeniz’in kalkınmasının en önemli aracıdır. Hızlı tren Türkiye’nin daha fazla ve daha iyi tatil yapması demektir. Antalya’da 12 ay turizm demektir. 1 milyon imza demiştim, Antalya ve Batı Akdeniz Birlikteliği bunu gerçekleştirebilir” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi, 2009 - 2013 faaliyet döneminin son toplantısını yaptı. 4 Mayıs Cumartesi günü yapılacak seçimler öncesi yapılan son Nisan ayı olağan meclis toplantısında hakların helal edilmesi dikkat çekerken konuşmalar sırasında duygusal anlar da yaşandı. Toplantının açılış konuşmasına yapan ATSO Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı konuşmasında, “Son meclis toplantısını gerçekleştiriyoruz. Burası gibi kurumlar dostlukların kurulma yeridir, yıkılma yeri değildir. Şimdiye kadar eğer benim hakkım geçtiyse helal ediyorum. Sizde bana hakkınızı helal edin” derken toplantıya katılan meclis üyeleri de Akıncı’ya haklarını helal etti. ATSO Meclis Salonu’nda gerçekleşen son toplantıya meclis üyelerinin ilgi göstermesi dikkat çekti. “TEK VÜCUT ÇALIŞMAK ZORUNDADIR” ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak ise konuşmasında dört yıllık görev döneminin sona ermek üzere olduğunu hatırlatarak, “Nihayet 2 erteleme ve 6 aylık gecikmeyle 4 yıllık görev dönemimizi bitiriyoruz. Bizler son güne kadar, görevimizi en iyi şekilde yerine getirmekle yükümlüyüz. Bu nedenle ben yine faaliyetlerimiz, ekonomik durum ve sektörel sorunlar konusunda sizlere kısaca bilgilendirme yapacağım. Öncelikle hepinizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyorum. Bu bayram özünde Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde bir demokrasi bayramıdır. Bu son meclis toplantımızda bu kürsüden bir kez daha o meclisi biraraya getiren büyük Atatürk’ü ve o Meclisin kahraman insanlarını saygıyla anıyorum. Çok değil, 7 yıl sonra, 2020 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 100. yılı kutlanacak. 100. Yılda 23 Nisan Bayramı’nı daha ileri demokrasiler düzeyine erişmiş olarak ve çocuklarımız için daha güzel bir gelecekle kutlamayı ümit ediyorum. Hepinizin de yakından izlediği gibi Orta Doğu’da Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren önemli gelişmeler yaşanıyor. Orta Doğu’daki gelişmeler Türkiye’ye de yansımaktadır. Kendi içlerinde birlik içinde olamayan ülkeler, dışarıdaki bu gelişmelerden olumsuz etkilenirler. Uluslararası alandaki büyük değişiklikleri Türkiye birlik ve beraberlik içinde karşılamak zorundadır. Türkiye, büyük hedeflerine ulaşmak istiyorsa milli birlik ve beraberlik içinde tek vücut çalışmak zorundadır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği camiasının sloganı güçlü ekonomi ve ileri demokrasidir. Demokrasi ile kalkınma bir bütündür, biri olmadan diğeri olmaz. Çünkü ekonomik ve siyasi istikrar; yatırım, üretim, ticaret için hayati faktörlerdir. Bu nedenle bizlere de bu konuda önemli bir görev ve sorumluluk düşüyor. Odalar ve Borsalar olarak bizler, milli birlik ve beraberliğe katkı yapmak sorumluluğuna da sahibiz. Bizler bu kutuplaşmanın bitmesine ve uzlaşma kültürünün gelişmesine katkıda bulunan kurumlar olmayı sürdürmeliyiz” dedi. “SİYASETİN GÖLGESİ DÜŞMEMELİDİR” “İşadamları siyasetin, siyasi partilerin peşinde değil, üzerinde olmalıdır” diyerek sözlerini sürdüren ATSO Başkanı Budak konuşmasında, “Odalar ve borsalar kesinlikle siyasi partiler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olmalıdır. Odalar ve borsaların üzerine de siyasetin gölgesi düşmemelidir. ATSO olarak, bugüne kadar seçim sürecini bize yakışır nezaket ölçüleri içerisinde, kurumumuzun itibarına gölge düşürmeden getirebildik. Bunun için hepinize teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki, bundan sonra da hepimiz aynı hassasiyeti göstereceğiz. Odamız ve meclisimiz, görev döneminde Antalya’nın birlik ve beraberliğine önemli katkılarda bulundu. Bugün Antalya’da işbirliği yapmadığımız tek bir özel sektör kuruluşu ve kamu kurumu kalmadı. Sadece Antalya değil, Batı Akdeniz bölgesi oda ve borsalarıyla, meslek örgütleriyle, STK’larla tam bir diyalog ve işbirliği içerisinde çalıştık. Kongre bürosu, Tanıtım A.Ş., Tarım Konseyi, EXPO, BAGEV; ANFAŞ, ASBAŞ gibi bütün platformlarda işbirliği içindeyiz. Son bir ay içinde kamu kurumlarıyla ve belediyelerimizle birlikte yaptığımız proje ve çalışmalar bile gerçekten çok güzel bir işbirliği örneğidir. UMEM Beceri 10 Meslek edindirme ve istihdam projesinde bütün belediyelerimizle protokol imzaladık. Şimdi artık bu birlikteliğin daha üst düzeylere çıkarılması zamanıdır. O nedenle artık Antalya’da bu kültürü koruma ve geliştirmeye hepimiz azami özeni göstermeliyiz. Seçim sürecinde bütün üyelerimizin şu noktayı da bilmelerinde fayda görüyorum. Oda yönetim, meclis ve komite üyeliği herhangi bir menfaat getirmeyen, tam tersine ağır sorumluluklar getiren görevlerdir. Kimsenin buralarda maddi bir menfaati yoktur. Burada sektörlerin temsili söz konusudur. Bu nedenle sektörlerinde tecrübeli, saygın, itibarlı, öncü isimler burada görev üstlenirler. Ama elbette bütün sektörler, bütün üyeler burada mutlaka temsil edilemezler. Çünkü yüzlerce işkolumuz bulunmaktadır ve yüzlerce komite kurmamız mümkün değildir. Bu sebepledir ki bu Meclisin asıl görevi her sektörün ayrı ayrı çıkarını korumak değil, bütün sektörlerin, dolayısıyla Antalya ekonomisinin ortak çıkarlarını korumaktır. Kamu yararını savunmak ve korumaktır. Tüm komitelerimizin çalışmalarına baktığımızda bu görülüyor. Komitelerimiz Trafik sorunundan hava kirliliğine kadar Antalya’yla ilgili her sorunda fikir beyan etmişler ve çözüm önermişlerdir. Ayrıca, Kanunun bize verdiği en önemli görev ticaret ahlakının korunmasıdır. Bu da hepimizin sorumluluğudur. Bu nedenle, Odalarda ve bizde de artık yeni bir anlayışta gelişmelidir. Artık meclis ve komiteler, üyelerini seçimden seçime görerek çalışma anlayışı yerine, sürekli olarak üyelerin katılımı ile çalışma anlayışı gelmelidir. Bu çağda bir sektörün yükünü sadece komite üyeleri üstlenemez. Aslında her komite yılda en az birkaç kez üyelere çağrı yaparak büyük toplantılarla üyelerin katılımını sağlamalıdır. Her komitenin mutlaka kadın ve genç üyeler grubu olmalıdır. Bunu şu amaçla söylüyorum. Seçim vesilesiyle dolaşırken, sadece seçim odaklı olmamalı, üyelere hem odanın hem de üyelerin sorumluluklarını da anlatmalıyız. Üyelerimizi odanın çalışmalarına aktif olarak katılmaya teşvik etmeliyiz. Önemli olan Antalya’daki her işadamının Antalya’nın kalkınmasında sorumluluk almasıdır. İşadamının işi sadece para kazanmak değildir. Çevrenin korunmasına destek olmak da işadamının sorumluluğundadır. Kültür ve sanatın gelişmesine destek olmak da işadamlarımızın sorumluluğunda olmalıdır. Seçim teferruattır, asıl önemli olan bu vesileyle, Antalya’da böyle bir anlayışı yerleştirmektir” ifadelerini kullandı. “TATMİN OLMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR” Ekonomiye de değinen Başkan Budak sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya ve Türkiye ekonomisinde Japonya’nın piyasaya para sürmesi önemli bir rahatlatma yarattı. Yıl başında Türkiye’den sermaye çıkışı olurken, son haftalarda tersine yeniden döviz girişi artmaya başladı. Bu sayede de faizlerde yeniden bir düşüş mümkün oldu. Şu anda bankalar ve büyük firmalar ardı ardına dışarıdan kredi alıyor ve dünyadaki düşük faizden daha fazla yararlanmaya çalışıyorlar. Kredi faizlerinde belirgin bir düşüş oldu. Halen konut kredisi faizlerinde az da olsa düşüş marjı bulunuyor. Antalya’da da kredi kullanımında yüzde 20 artış var. Bu da piyasada bir parça iyileşme yarattı. Bu yılın geçen yıldan daha iyi olmasını zaten bekliyorduk. Nitekim, üç aylık KDV tahsilatına baktığımızda Türkiye’de yüzde 17 artış, Antalya’da ise yüzde 25 artış görülüyor. Ama, burada şuna dikkat etmek gerekir ki, bu iyileşme, öyle herkesi rahatlatacak kadar bir iyileşme değil. Avrupa’daki durgunluk ihracat kanalıyla bizde her sektöre yansıyor. Turizmde henüz yatay bir seyir görüyoruz. İsrail pazarı hızla geri dönüyor. Almanya yatay durumda. Rusya’da yüzde 11 artış var. Diğer ülkelerde ise artıda olanlar da var eksi de olanlar da. Şu anda beklentinin gerisindeyiz, ama önümüzdeki aylarda telafi edileceğini düşünüyorum. İhracat cephesinde, Türkiye’de ihracat artışı düşük, Antalya’da ise tarımda yüzde 11, sanayide yüzde 10 ihracat artışı kaydedildi. Tarımda bu yıl fiyatlar bir ölçüde yüksek seyrediyor. Geçen yıl fiyattan dolayı çok kayıp yaşandı. Bu yıl üç ayda ortalama olarak yüzde 34 seviyesinde fiyat artışı oldu. Ama buna karşılık toptancı hal ürün girişinde ki azalma da etkili oldu. Toptancı haldeki ürün kayıt sisteminden kaynaklanan sorunlar hala devam ediyor. Sanayi sektörümüzde henüz ciddi bir canlanma görmüyoruz. Organizede elektrik tüketiminde artış yüzde 1.8 düzeyinde. Bu da büyümenin ve iyileşmenin henüz sınırlı olduğunu gösteriyor. İnşaat sektöründe önemli bir yatırım artışı geçen yıl başlamıştı. Şu anda yeni ruhsatlar azalmaya başladı. Ümit ediyorum ki, konut kredisi faizleri düşüşü bir miktar daha canlanma getirir. Yine de sektörün arz talep dengesine dikkat etmesi gerekiyor. Türkiye ekonomisi gelecek yıllarda bu yavaş büyümeyi aşacaktır. Yılda yüzde 5 civarında bir büyüme temposuna ulaşacaktır. Biz Antalya’da yılda yüzde 7 temposunda büyümeyi rahatlıkla sağlarız. Bu da 10 yılda yüzde 100 artış demektir. Yani bugün 25 milyar dolara yakın bir seviyede olan Antalya ekonomisinin büyüklüğü 50 milyar dolara çıkacak. Ama önemli olan şudur: Bundan yabancı sermaye mi faydalanacak, büyük tekeller mi, yoksa bizler mi faydalanacağız. On yıl sonra siz işinizi reel olarak yüzde 100 büyütmüş olacak mısınız? Önemli olan konu budur. Bugüne kadar Antalya hızla büyümüştür, ama Antalya esnafının önemli bir kısmı bu büyümeyi seyretmiştir. İşte bizim görevimiz; büyümeyi seyretmek değil, Antalya firmalarının faydalanmasını sağlamaktır. Bugüne kadar bunun için çalıştık, çok iş yaptık, iyi de bir zemin oluşturduk. Ama genel olarak Antalya’ya ve Antalya esnafına baktığımızda tatmin olmamız mümkün değildir.” “VİTES BÜYÜTMELİYİZ” Antalya daha kaliteli gelişmesi gerektiğine de dikkat çeken Budak şunları söyledi: “Antalya’nın kurumları, yatırımları daha hızlı ilerlemelidir. Devir yürüme değil, koşma devridir. Çağın hızına göre bizdeki ilerleme yavaştır. Bu inkar edilemez. Artı hem ATSO hem Antalya olarak vites büyütmeliyiz. Normal şartlarda bile bildiğiniz gibi, aile işletmelerinin yüzde 30’u ikinci kuşağa devreder, onun da yüzde otuzu üçüncü kuşağa devredebilir. Yani 10 işletmeden 1’i üçüncü kuşağı görür. Böyle olmamalıdır. Böyle olursa bu Antalya’nın kaybetmesi anlamına gelir. O nedenle mutlaka sektörlerimize öncü olacağız, ortak olacağız, iş büyüteceğiz. Antalya’yı geliştireceğiz. Bunu da ancak birlik ve beraberlikle yapacağız. Son olarak bir başka konuya, ama çok önemli bir konuya geçiyorum. Bu Mecliste konuyu dile getirmiştim. Bugün de bu son Meclis toplantımızda bu önemli konuda hep birlikte bir adım atacağız. Önümüzdeki 10 yılda Antalya için en önemli proje nedir diye sorarsam, eminim ki büyük kısmınız hızlı tren diyecektir. Evet, doğrudur. Hızlı tren, Antalya’nın turizmine, ticaretine, inşaat sektörüne, hatta tarım sektörüne en fazla katkı yapacak projedir. Hızlı tren geçen yıl Konya’ya, yakınımıza geldi, gelecek yıl ise Afyonkarahisar’da diğer taraftan yakınımıza gelecek. 2016’da Bursa, Balıkesir, İzmir, Sivas yapılacak. Daha sonra İstanbul-Avrupa bağlantısı, Erzurum-Kars, diğer yanda Gaziantep’e yapılacak. Antalya’ya hızlı trenin 2023’te gelmesi öngörüldü. 2016 EXPO Antalya, hızlı tren yatırımı için önemli bir fırsattır. 2016 yılında EXPO kapsamında Antalya yüzlerce organizasyona ev sahipliği yapacaktır. Ziyaretçi potansiyeli yalnızca yurtdışında değil, aynı zamanda metropol şehirlerimizdedir. Havayolu ulaşımı bu potansiyeli değerlendirmeye yetmeyecektir. Dolayısıyla EXPO için hızlı tren yatırımı Hükümet gündemine alınmalıdır. EXPO yalnızca kamu için değil, özel yatırımcılar için de bu yatırımı cazip hale getirebilir. Dünyada EXPO organizasyonlarının yapıldığı şehirlerde önemli yatırımlar 7-8 yıl erkene alınmaktadır. Biz, Antalya için de benzer bir çaba görmeyi arzu ediyoruz.” “EXPO’YA HIZLI TRENLE GELİN!” “EXPO’ya Hızlı Trenle Gelin!” sloganıyla son meclis toplantısında start verilen bir imza kampanyası başlattıklarını da söyleyen Budak, “Antalya halkı, Antalya’da ikinci konutu bulunan yüz binlerce vatandaşımız, elbette Burdur, Isparta, Konya, Denizli ve diğer illerimiz bu kampanyaya destek vermelidir, vereceklerdir. Şimdiden milletvekillerimiz, bölge oda ve borsaları konuyu sahiplenmişlerdir. Zaten bu Antalya’nın 100 yıllık rüyasıdır. Hızlı tren Batı Akdeniz’in kalkınmasının en önemli aracıdır. Hızlı tren Türkiye’nin daha fazla ve daha iyi tatil yapması demektir. Antalya’da 12 ay turizm demektir. 1 milyon imza demiştim, Antalya ve Batı Akdeniz Birlikteliği bunu gerçekleştirebilir. Hükümet bu konuyu gündemine alırsa, bir yılda planlama ve ihale yapılır. İki yılda da bu iş olur. Türkiye artık bunu yapacak güçtedir. ‘EXPO’ya Hızlı Trenle Gelin!’ kampanyası aslında bir başka katkı daha sağlayacaktır. O da ulusal basınımızın EXPO’yu fark etmesi olacaktır. Henüz ulusal basın 2016 EXPO Antalya’dan haberdar değildir. Bu kampanyayı gerekirse gazete ilanlarıyla yaparsak bunu da sağlamış oluruz. İşte İstanbul’un 2020 Olimpiyatlarına adaylığı ile ilgili olarak yapılan çalışmalara, planlanan çalışmalara, özel sektör sponsorluk ilgisine ve medyamızın ilgisine baktığımızda EXPO Antalya konusunda bir farkındalık sorunu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu nedenle çağrımız bütün Türkiye’ye, Türkiye için yaptığımız çağrıdır. Bu son Meclis toplantısında böyle bir kampanyayı hep birlikte imzalarımızla başlatarak aslında tarihi bir güne imza atmış olacağız. Hızlı tren kampanyası ile konuşmamı tamamlarken, bir kez daha hepinize, tüm çalışmalarınızdan, hizmetlerinizden, katkılarınızdan dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın Antalya ve Türkiye ile birlikte güçlenmesini, ilerlemesini ve Türkiye’nin geleceğine katkı yapan bir kurum olmasını diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından ATSO Meclis Üyeleri, hazırlanan metni imzalayarak kampanyaya destek verirken, Başkan Budak da kampanyaya imzasını koydu. “2 MİLYON İMZAYA ÇIKARTABİLİRİZ” Meclis üyesi Nafiz Tanır da, “Hızlı tren diyoruz ama bu kadar yatak kapasitesi olan şehirde şu an otoyol yetmez durumda. Kendi önümüze bakalım şu an yetmiyor bu hatta tren lazım. Antalya-Alanya arasına gerçekçi düşünerek tren olayı seslendirilmelidir. Monte Carlo-Santlopez arası tren hattı var. Turizmdeki değişikliği de bununla oluşturulabilir. Tek bağlanmayan havalimanı bizdedir. Hızlı tren artı Alanya-Antalya demiryolu isteyelim” çağrısında bulundu. Tanır’ın sözlerine katıldığını belirten ATSO Başkanı Budak, “Hızlı tren 10 yılın en büyük projesi. Üzerinde durmalıyız. 2 milyon imzaya çıkartabiliriz. 1 milyon imza devletin hükümetin ilgisini çeker. 2016 hayal edebilir misiniz? Yüzde 7 artış büyür. İmza var imza verin altın yumurtlayan kazdır Antalya daha çok katkı sağlamak için istiyoruz. EXPO yapılacak yatırımları 10 yıl öne çekiyor” diye konuştu. (Esin KÜMBETLİOĞLU)
Yorumlar