SOYADI Yücel’di; daha da yüceldi ölümünden sonra (26.  02. 1961), Hasan Âli. Sabahattin Eyüboğlu’nun deyimiyle: “BİR kişinin atacağı dev adımlardan çok BİN kişinin atacağı insan adımlarını istiyordu Yücel.” Onu gerçekleştirme uğraşı vermişti ömrünce, yapayalnız kalma pahasına…

“CUMHURİYETİMİZ, Türk zekâsını madde üstünde işletmeyi ve işi maddeleştirmeyi ekonomik ve endüstriyel çalışmalarının prensibi bellemiştir. Bu prensip ancak ilmi metotlara dayanarak gerçekleşebilir.” Diyen Yücel, ekler hemen arkasından: “Türk vatanının bütün servetlerini -toprağın üstünde ve altında, havada ve suda – ancak bu zihniyetle tam semereli bir hale getirmek mümkün olacaktır. Kemalist rejimin Maarifi, teknik ve pratik hayata bir biri arkasından gelecek kuvvetli nesiller yetiştirmeyi başlıca vazifesi sayar.(Hasan Âli Yücel Yazıları ve Konuşmaları. Hazırlayan Mustafa Aydoğan).”

YANİ Yücel’e göre Türk zekâsı gelişecektir. Madde üstünde çalışacaktır. İşi maddeleştirecektir. Soyuttan somuta yönelecektir. Bunu gerektirir yaşamın gerçeği. Aklını duygusuna egemen kılacaktır insanımız. Bilimsel yöntemlerle ekonomik ve endüstriyel çalışmaların temel ilkesi bu olacaktır. Yurdumuzun havasındaki, toprağındaki, toprağın altındaki zenginliklerin verimli bir duruma -ancak bu anlayışla- getirebiliriz. Atatürkçü eğitim, teknik ve pratik yaşama tam uyum sağlayabilecek, birbirini izleyen güçlü kuşaklar yetiştirmekle görevlidir.

BU anlayıştandır yedi iklim dört bucakta Köy Enstitülerinin açılması. Bu anlayıştandır Dünya Klasikleri’nin okul kitaplıklarını ve genç beyinleri doldurması. Bu anlayıştandır köyden gelen cevherlerin işlenerek, okumuş yazmış aydınlar olarak, idealist köylüler olarak yetiştirilmesi ve Anadolu’yu ışıtması, aydınlatması…

BİLGİDEN korkanlar, aydınlıktan kaçanlar; halka ninniler söylemekten, onu uyutmaktan hoşlananlar;  uyanmasını kesinlikle istemeyenler halkın, ayaklandı ona karşı, vurdu ekibine onun. Suçladı en ağırıyla çağdaşlığın bilimselliğin, emeğin yanında olanları, çıkarı bozulanlar; çünkü bu anlayış olmasaydı iktidarda, yaşamları çok daha güzeldi.

SOYADI Yücel’di, gelmiş geçmiş en etkili Milli Eğitim Bakanı’mızın. Ve o, suçlandıkça AKLANDI, aklandıkça YÜCELDİ…