(Orhan Şaik Gökyay’ın Bugünkü Dille Dede Korkut Masalları kitabının 1939 baskısından faydalanmak suretiyle 1958’de hazırlanmıştır.)

BAŞLARKEN

“DESTANLAR, milletlerin şuur altıdır.” diye bir söz hatırlıyorum. Hakikaten de öyle… Bir millet kendini ne kadar saklasa, ne kadar başka türlü görünmek istese -destanı varsa- muvaffak olamaz. Çünkü ne karakterde olduğunu destanından rahatça öğrenmek mümkündür. Ruhunda varsa en övünülecek, en yerinilecek nesi varsa o milletin destanından okunabilir, öğrenilebilir.

BİR Yunan kendini kimseye övemez. Ahlakının yüksekliğinden, faziletinin bolluğundan, insanlığından dem vuramaz; çünkü Homeros’un eseri meydandadır. Eser belki kalitelidir, sanat değeri yüksektir ama klasik Yunan ahlakını apaçık ortaya koymuştur. İranlı kendi ruhunu, Hintli kendi ruhunu, Finli kendi ruhunu destanına sokmuştur. Onlar başka türlü olamazlar. Biz de başka türlü olamayız. Bütün destanlarımızda ne duymuşsak, ne söylemişsek, kendimizi nasıl anlatmışsak öyleyiz. Dede Korkut Destanlarındaki karakterler daha ölmemiştir: Kocasına canını sunan kadınlarımız, milli birliği için, mertliği yiğitliği için ölümden kaçmayan erkeklerimiz, ekmeğini çiğnemeyen oğullarımız daha vardır. Dede Korkut bugün de ücra köylerimizde, ocak başlarında: “Yöm vereyim Han’ım!” demekte ve sakalını sıvazlamaktadır. 

MERT namuslu, anasına atasına bağlı, saygılı; düşmanına düşman, dostuna hayran Türk karakterini Dede Korkut Hikâyelerinde zevkle okumakta, atalarımızla gurur duymaktayız. Asırların ve asır asır değişen Türk cemiyetinin dehası, bugün birçok yönden (dünya destanlarının baş tacı) Yunan Destanlarını gerilerde bırakan bir Dede Korkut yaratmıştır. Okuduktan sonra şu cümleyi hatırlamamak imkânsız: “Ne mutlu Türküm diyene!”

*

DEDE KORKUT’TA KADIN:

“ANA hakkı Tanrı hakkı” diyerek söze analardan başlayacağım. Dedem Korkut, masallarının başında dört tip Türk kadınından bahsetmiş: Bunlardan bir tanesi ideal Türk kadınıdır; diğer üçü ise bugün bile köylerde tekerleme halinde söylenen: “Düşmanıma bile vermesin Allah!” diye dua edilen tembel, misafir ağırlamaktan kaçınan, kocasına karşı ‘yok’ demekten başka bir şey bilmeyen, yataktan kocasından sonra kalkan, dört bazlamayı erkenden atamayan, itaatsiz kadın tipleridir. Bunu Dede Korkut: “Olduran toylu, solduran toylu, bayağı tip, evin tegürü.”  diye ayırmıştır.

OĞUZ elinde bunların her türünden örnek bulunabilir ama hikayelere seçilen kadın tipleri hürmete layık -elleri öpülesi- Türk kadınları, kızlarıdır.