(Bir vakitler dillerdeydi/ Şimdi nerdeler?/ Bir göz atar
mıydınız sevgili gençler!)
Kınanırdı YÜKSÜNMEK
Üşenmekti, tembellik etmekti çünkü
Ufacık işlere bile yüksünürdü gençler.
Şimdi ‘direk’ diyoruz, ‘hatıl’ diyoruz ya
DÜVER derdik eskiden
Taş duvarlı, toprak damlı evlerimizde
En gerekli gereçti düver.
*
KIRMA KONAK üç günde varırdık Antalya’ya
Kona göçe gitmekti anlamı.
Yapraklarına PÜR derdik ağaçların
Dut pürü, MURT pürü örneğin (Murt’un şimdiki adı’mersin’)
Kullanılırdı bazen de çokluk, sıklık anlamında
Yani ‘pür gibi sıvalı’ olurdu meyveler ağaçlarda.
*
ÇALGARIŞTA çıkıp gelene
Şimdi: “Alacakaranlıkta niye geldin?” diyoruz.
GULDUR derdik eskiden
Fıtıklı hastalara (Bakarak dopdolu şalvarlarına).
MALAĞINI SARKITMIŞ derdik, asık yüzle somurtup duranlara.
GÖKGÖRMEDİK denirdi, sonradan görme olanlara
*
Yanına abdestsiz varılamayan kişiler
OKKABAZ’DI gözümüzde.
Bağda bahçede çukurlar kazan araç ise ÇÜKÜR’DÜ.
‘Fiske’ miske deniyor ya şimdi
TIKMAK’TI o günlerde bizdeki adı.
Böceğin adı BÖCÜ, yılanınki de UZUNBÖCÜ’YDÜ.
*
DİZ TOPUKTAN YUKARI derdi babam
SEHİL’DEN yüksekteki yerler serin olduğu için
Yaylaydı özlenen çünkü.
Sehilin adı şimdi ‘sahil’, Arapça aslına döndüğü için.
Babaya sevgi sözcüğü BOBUŞ’TU.
Ağa evlerinde (boynuzsuz davara da ad olan) GABIŞ dediğimiz hizmetçiler olurdu.
*
EKİNCİ ekin mevsiminin adıydı.
Bu mevsimde Gazipaşa’da yaşamayan ORAK YEMİŞİ’Nİ ne bilsin
Ne bilsin bu mevsimde olgunlaşan bu ‘incir’i.
AŞŞABA RAHMETLİ’YE HOZNA derlerdi
(Ölmüş olan Ayşe ablaya)Kısır olduğu için yani.
Akseki’de de kısır erkeklere GAVIZ dedikleri gibi.
*
ABAMEYL’DE, DAYIMEYL’DE karşılaşırdık kimi
(Ablamlarda, dayımlarda yani)
HÖKELA diye bilirlerdi o çokbilmiş geçinen Garaların Halil’i.
Kimileri SIRLI ÇÖMLEĞE
Tereyağı doldurup saklardı
Bir yaraya merhem olması için KEFERETLİK diye.
*
Gazipaşa ilçesinin Hasdere’sinde
Dünküler tarafından yıllarca önce
Kullanılırdı büyük harflerle yazılmış bu sözcükler.
Unutulmasın istiyor gönül
Her yaşayan ölüp gidiyor
Bari yok olmasınlar diye, yaşatsın diye bugünküler.