Güncel telaş, yanlış tuşlama, azıcık önemsemezlik… Anlatım kusurlarımızın nedenleri… Görelim mi örnekleri?.. *BİR sayın edebiyatçı Yahya Kemal hakkındaki inceleme yazısında diyor ki: “O, bu meseleleri ele alış ve ifade ediş tarzı ile neslini aşar.”Bu anlatımdaki ‘ele alış’ ve ‘ifade ediş tarzı’ biçimindeki kullanım hatalı bence; çünkü –iş eki almış yardımcı eylemler aynı zamanda ‘tarz’ı da anlatır. Tarz sözcüğü kullanılmasaydı hem ‘doğru’, hem de ‘duru’ anlatım görmüş olacaktık. *”SAHİLLERİMİZİ kentin emrine amade ediyoruz.” diyen bir sayın yönetici keşke: “Sahillerimiz kentimizin emrine amadedir.” deseydi. Amade’nin Türkçe Sözlükte: (bir işi) yapmaya hazır anlamı taşıdığını yazıyor. *ANILARINI anlatan bir sayın yazarımız diyor ki gazetedeki köşesinde: “Kadir Gecesi’nde ise terafih namazından sonra sabah namazına kadar her camide 4 rekât namaz kılmaya çalışırdık.” Terafih sözcüğü dikkatimi çektiği için Türkçe sözlüklere baktım ‘teravi’ Bir de Osmanlıca Türkçe Sözlüğüne baktım Mustafa Nihat Özön’ün, orada da ‘teravih’ açıklaması var. Yani sözcük ‘f’li değil ‘v’li… Türkçe sözlükte de ‘h’ ile bitmiyor. + Benzer bir yanlış da bir sayın yöneticinin: “Başımız dik, anlımız ak!”anlatımında var. Alın sözcüğü çoğul 1. Kişi kullanımında ses düşmesine uğrayarak ‘alınımız’ değil ‘alnımız’ oluyor, ‘anlımız’ değil… *”İSTER entelektüel olsun, ister dağda ki çoban veya profesör olsun: felsefe konusunda çoğu hep yanlış söylem içersindeler.” diyor konusunu işleyen. Türkçesini kullansaydı entelektüel yerine ‘aydın’, yazım kurallarına uysaydı ‘dağda ki’ yerine ‘dağdaki’ derdi, -ki’yi bitişik yazardı, duru anlatıma uysaydı birinci ‘olsun’u kullandıktan sonra ikincisini kullanmazdı. *BİR habercinin ifadesi şu: ”Katar’ı ziyaret ettiğinde bizim Cumhurbaşkanı torunu yaşında Katar Emiri’nin küçük oğlunun elini öpmüştü.” Soru bir: Cumhurbaşkanımız torunu yaşındaki Katar Emiri’nin küçük oğlunun elini mi öpmüş? Soru iki: Yoksa Cumhurbaşkanımızın torunu mu öpmüş kendi yaşındaki Katar Emiri’nin küçük oğlunun elini? Soru üç: Torunu yaşında ön ad tamlayanına –ki eki eklenmemeli miydi? Bu anlatım üçüncü sorudaki –ki’nin eklenmesi ve ‘bizim Cumhurbaşkanı tamlamasından sonra bir ‘virgül’ün konmasıyla düzeltilebilir. Anlatılmak istenen doğru anlaşılabilir… *”KUTSAL kitap Kur’an-ı Kerim’de ki Necm Süresi’nde felsefenin temel kurallarından birisi olan arayışın geldiği son noktayı işaret eder. O da şudur ki ‘Sidretül mündeha…”derken sayın felsefeci –ki ek olduğu, bitişik yazılması gerektiği halde ayrı yazmış… ‘Sure’, ‘süre’ diye yazılmış ki tuşlama hatası sayılabilir. ‘O da şudur ki’ anlatımındaki ‘ki’ bağlaçtır doğru, ayrı yazılmış doğru; fakat kullanılması gereksizdir bildiklerimize göre. ‘Sidretül mündeha’ da yanlış yazılmış, doğrusu ‘münteha’ imiş. Osmanlıca Türkçe sözlüğe göre ‘Arş-ı azam’ altında, ‘kürsü’ karşısında olan ve yedinci kat gökte bulunan bir makam imiş Sidretül münteha… *”KUTSAL kitabımızın temel farzına uysaydık bugün ne Ramazan Kalkan’la ne de RA ile uğraşmıyor olacaktık.” diyen sayın yazar keşke “…uğraşıyor olacaktık.” diye bitirseydi anlatımını. Bir de ‘temel farz’ ilgimi çekti: Temel olmayan farzları da mı var Kutsal kitabımızın?+ “Entelektüel tartışmalar, bilgi ve ahlak ekseninde sürdüğü sürece bunun toplumsal yansımaları olumlu olacaktır.” diyen ben olsaydım “…ekseninde sürdükçe” derdim ‘sürdüğü sürece yerine…+ “FETÖ’nün kalıntıları faal, hücreleri aktiftir!” diyen siyaset adamı hem faal’i hem de aktif’i kullanmak zorunda mıydı ki? Bu sözcükler aynı anlamda sözlüklere göre. “…kalıntıları da, hücreleri de etkindir.” desek anlatımda ne eksilir? *BİR haber başlığını aktarıp inceleyerek yazımızı noktalayalım: “Karnelerin alınmasıyla yaz tatiline start veren 18 milyon öğrenci ve bir milyon öğretmen Konyaaltı Plajı’na akın etti.” Türkçesi ‘başlayan’ dururken ‘start veren’e gerek var mı? BİZİ biz yapan dilimize saygımız bu kadar mı?