ATATÜRK 13 yaşındayken doğmuşum. İstanbul Hukuk Mektebi’ni bitirdim.

ÖĞRETMENLİKLER, müdürlükler, serbest avukatlıklar yaptım. Karanlıklar içindeydi devrim.

İZMİR o günkü AB’nin desteğiyle işgal edildiğinde 26 yaşındaydım. Çete savaşlarına katıldım Balıkesir yöresinde. Aznavur ve Yunan kuvvetleriyle çarpıştım. ( O gün Anadolu’ydu hedefi Yunan’ın; bugün Kıbrıs, Fener Patrikhanesi ve Fatih’in İstanbul’u). Ben o yıllarda Kuvayı Milliye Komutanıydım sözün kısası, içinde bulunulan durumun, herkes gibi, bana düşmüştü tasası.

AYNI zamanda yakın arkadaşım Vasıf Çınar’la İzmir’e Doğru adlı bir gazete de çıkarmaya başladım. Kanımdan, canımdan nasıl bağımsızlık uğruna geçmeyi göze almışsam ’kalem’imi de aynı cephelerde vuruşturdum. İstanbul’un Mütareke Basını’na inat Kuvayı Milliye’yi, kurtuluşu, dolayısıyla Mustafa Kemal’i destekledim gazetemle de…

İLK TBMM’nin Saruhan(Manisa) ve İzmir Milletvekiliydim. İç isyanlarda Kastamonu İstiklal Mahkemesi Başkanlığı’nı yaptım. Meclis’te Müdafaayı Hukuk Grubu’nda yazman, Şeyh Sait isyanında savcı, Muallimler (öğretmenler) Birliği’nde genel başkan; İskân, Adalet ve ardından Milli Eğitim’de bakan olarak görev başındaydım.

BENİ sadece Milli Eğitim Bakanı olarak tanır toplum. Kuvayı Milliye savaşçısı ve 31 yaşında bir aydınlık bakan… Topu topu üç yıl süren bu bakanlığımda, Atatürk’ün desteğiyle Eğitim Birliği Yasası’nı (şimdi eğitim dağınıklığı kanunu(!) oldu) Arap Abece’sine karşın Yazı Devrimi’ni (şimdi eskiyi ihya, ya da yeni harfler ekleme çabaları var), Köy Öğretmen Okulları’nı (şimdi öğretmen okulu bile yok) yaşama geçirdim. Artık mazide kalan Köy Enstitüleri’nin kılavuzuydu o okullar. Millet Mektepleri’nin açılacağını 24 Kasım 1928’de açıkladım.(şimdi köylerdeki okulları kapatıp ‘Taşımalı Eğitim Sistemi’ne geçerek milleti mektepsiz bırakma hizmeti veriliyor, kime hizmet ediliyor?). Fakat bu açılımdan bir ay, bir hafta geçmeden 1 Ocak 1929’da, yani günümüzden tam 90 yıl önce Numune Hastanesi’ne yattım Ankara’nın. Kalkamadım ameliyat masasından. 35 yaşındaydım. Sonradan gelenler anlattılar: Atatürk gözyaşlarını tutamamış ardımdan. En uç köylerde bile aydınlatma görevini yapan, doğrudan benimle ilişki kurabilecek kadar bana yakın olan, benimle karşılıklı yazışabilen öğretmenlerimin gözünde unutulmayan bakanların ilkiyim. 2005’in 1 Ocak günü Cumhuriyet gazetesinde beni anlatan A. Kadir Paksoy’un deyimiyle (Çolpan, Zühre, Çobanyıldızı, Venüs de denilen) Seher yıldızı sayılırmışım. Atatürk gibi bir Kutup Yıldızı’nın önderliyle uygarlık yolunu gerici yollardan ayırdığım için aydınlık Türkiye’de sonsuza dek kalırmışım.

MUSTAFA Necati adım. Rol aldım Türk Devrimi’nde. Türk Milli Eğitim’inde yaşadım!..