Üç tarafı denizlerle çevrili memleketimizin güney sahillerinde yaşıyoruz. Ama denize sırtımızı öyle dönmüşüz ki imardan başlayarak her şeyimiz ters. Sahilde kabinlerimizin yönü denize küs, evlerde oturma gruplarımız denize ters. Ayağımızı denize sokmamakla övünecek kadar da güneyliyiz işte…

Bazen şaşırıyorum kendimize ve kentimize. Burnumuzun dibindeki denizden ne kadar faydalanıyoruz. Ne serinliğinden ve görselliğinden, ne mineralinden ne balığından…

Yüzmüyoruz, sahilleri kullanmıyoruz ya da kullanamıyoruz. Spor yapmak gibi bir alışkanlığımız da olmadığından su sporlarını desteklemiyoruz…

Misal yelkencilik…

Van Gölü’nde gençlerin yelkencilikle ilgilendiği memleketimizde Antalya’yı daha da güçlendirmeliyiz…

Gençlerimizi ve çocuklarımızı teşvik etmeliyiz…

Hem belediyeler, hem Deniz Ticaret Odası, hem de kentin iş örgütleri bu konunun üzerine biraz eğilmeli…

Biz de bir vesile çocuklarımızı yelkenle tanıştırınca öğrendik sıkıntıları…

İlginin yetersizliğini ve destek eksikliğini…

Evet, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir yer tahsisi var…

Evet, az çok Deniz Ticaret Odası da destekliyor…

Ama tanıtımdan malzemelere ilgi eksik…

Daha iyi koşullarda daha katılımı yoğun turnuvalar, kupalar olmalı…

Çok sayıda sporcu yetiştirmeliyiz…

Denize biz ayak sokmuyor olsak da onlar denizlerimizin beyaz kelebekleri olsun…

 Bu anlamda yelken sporunu destekleyen tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum…

Başta Antalya Yelken Kulübümüz olmak üzere…

Tabii antrenörümüzü unutmayalım…

Süleyman Ellialtı…

Bu arada konuya neden değindim…

Önümüzde Cumhuriyet Kupası…

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ile Konyaaltı Belediyesi işbirliğinde düzenlenecek…

Diğer kurumlara örnek olsunlar…

Kutluyoruz iki kurumu ve yöneticilerini…

Ve umuyoruz çocuklarımızı teşvik edecek ödül ve desteklerle daha çok kurumun katıldığı, sporcunun yarıştığı turnuvalar olur…