Kadınları, cellatlarıyla ‘yaşamaya” ya da ölüme mahkum ediyorsak bu ülkede. Hepimize yazıklar olsun. Sana, bana, bize, vekiline, başkanına, bakanına…

 

Hayatını mağdurların haklarını savunmaya adamış gazeteci ve aktivist olarak yaşanılanlara sadece üzülemiyorum maalesef. Ya da reklam ve reyting için paylaşıp geçemiyorum. İçimi yakan bir acıyla isyan ediyorum…

 

Melek İpek, henüz 30’lu yaşların başında genç ama yaşadıkları acılarla erken büyümüş ve çökmüş bir kadın. O’nun 12 yıldır yaşadığı korku, acı, şiddet hepimizin suçu. Ne O’nu ne diğerlerini koruyabildik…

 

Nihayetinde cellatının öldürme teşebbüsünde hem kendini hem de kızlarını korumaya çalışırken ateş alan silahtan çıkan mermiyle gerçekleşen ölümü de yıktık üstüne…

 

Nasılsa alışmış yıllardır tek başına her yükü çekmeye, herşeye boyun eğmeye…

 

Yanı başımızda sahip çıkamadığımız Melek için hepimiz suçlu ve sorumluyuz. İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştırmaya açanların görmediği bu şiddet vakaları ve kadın cinayetlerini gören, duyan bizler görevini yapamayan devleti de göreve çağırmalıyız…

 

Adı şiddet hattı olan ama kadını, çocuğu koruyamayan bu hattı ne zaman işlevsel hale getireceksiniz?

 

İstismar edilen, şiddet gören kadın ve çocuğu koruyamıyorken sadece koltuk derdine düşmüş siyasi anlayış ne zaman terk edilecek…

 

Kadına yaşam hakkı vermeyen bir hale nasıl geldiğimizin utancı hepimize yeter de artarken bu aymazlığın son bulması için daha ne kadar mağdur yaratılmalı…

 

Daha ne kadar kadın ya hapse ya mezara konulmalı…

 

Artık yeter. Pandemi ile katlanan kadın mağduriyetlerinde gelinen nokta belki de yanıbaşımızda olan Melek’le birlikte canımı çok daha fazla acıttı…

 

Bugün Melek’e el uzatamadık ama ailesine el uzatmak için yanlarında olacağım. Utanarak, gideceğim yanlarına…

 

Melek için adalet çoktan gecikti ama meşru müdafaanın Melek için kullanılması adına umarım iyi haberler alırız…

 

Kutlayamadığımız 10 OCAK

 

Şanssız bir gazeteciyim, çalıştığım dönem itibariyle. Ama en büyük nişanım da bu olsa gerek. Ne madalya, ne plaket, ne alkış…

 

Hakkımda açılan davalar, soruşturmalar, halkı bilgilendirmenin suç ilan edilmeye çalışıldığı bir ortamda benim, gazetem ve mesai arkadaşlarım için bir onurdur…

 

Bu onuru paylaşmak için çiçek yollayan Konyaaltı Belediye Başkanımız Semih Esen’e, dün ilk arayan Kemer Belediye Başkanımız Necati Topaloğlu’na, DEVA Partisi İl Başkanı Süleyman Akıncı’ya, arayan tüm dostlara, sosyal medya ve mesajlarıyla yüreklendiren herkese teşekkürler…

 

Sinmek yok…

 

Sizler yanımızda oldukça bu mücadele bitmez…