Fırtına, sel, dolu vs derken Antalyalı üretici, son
dönemlerin en zor günlerini peşpeşe yaşadı. Kaş, Kemer, Kumluca, Finike, Demre vs her yerde perişan oldu üretici. Gecesi,
gündüzüne karıştı çiftçinin. Çoluk çocuk seralarda sabahladılar. Sonuç, sel
aldı. Yel aldı…
Cam ve naylon seralarda büyük zarar var. Modernizasyona
geçen seralarda da var. Ancak onlar yine bir yerde şanslı. Hasarları
karşılanıyor, bildiğim kadarıyla…
Diğerlerinin durumu
içler acısı. Artık üretmemeye yemin edecek haldeler. Paralarını, emeklerini
gömdükleri seralarda ürünleri ziyan oldu…
Artan girdi maliyetleri altında hala topraklarını ekip
biçmeye çalışan bu insanlara sahip çıkılmaz, yol gösterilmez, sorunları
çözülmezse yazık ki ne yazık…
Yaş sebze meyvede de
ithale teslim oluruz…
Ne olacak ki zaten
bakliyatta ya da ette teslim olmadık ki!...
Bu da oluverir gider…
Ama olmamalı…
Tarım Bakanı Bekir Pekdemirli, geçtiğimiz günlerde "Antalya'da bin 380 hasar dosyası
sonuçlandırılarak 30 milyon TL tazminat ödemesi yapılmıştır" dedi ama
bu rakamlar devede kulak…
Çünkü hasar 4 bini geçti…
Son günlerdeki yeni hasarlarla belki 5 bin oldu…
Seram yok bilemiyorum
ama tahminim ödendiği söylenen rakamların da yaraları sarabilecek boyutta
olmadığı…
Sera başına yapılan 21 bin gibi bir rakamla hasarlar
sarılamaz diye düşünüyorum…
Giden ürün, açılan hasar, verilen emek karşılığı değildir bu
rakamlar…
Soba başında geçen gecelerin karşılığı olmaz…
Acilen yapılması gereken daha ciddi ödemeler yapılması ve
herkesin hasarlarının karşılanması…
Tarım politikalarının gözden geçirilmesi…
Hatırlayın, 2 yıl önce dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Faruk Çelik, Türkiye'nin her yıl 100 bin hektar tarım toprağını
kaybettiğini belirterek, 'Torunlarımız
toprağı saksıda görecek’ demişti…
Toprağı saksıda görüp, tarımı saksıda yapmayalım…
Kimseye muhtaç olmayalım…
Kendi kendine yeten ve dünyayı doyuran bir ülkeyken bu
hallere düşmeyelim…
Üretelim ve büyüyelim…