Sarayımız var, itibarımız olsun diye. Araç filomuz, uçağımız, kimsede olmayan makam araçlarımız, kayyumların lüks ve şatafatlı makamları vs…

 

    Herşey itibarımız için. Elbette itibarımız olsun üniversite öğrencilerimizin yurdu da olsun. Okullarımızda yeterli derslik, öğretmen de olsun. Öğretmen adayları atamayı bekliyor, yeterli derslik sorunu sürüyor ve eğitime yeterli ödenek ayrılamıyor…

 

    Ancak itibarımızı yaşatacak gökdelenler dikiyoruz, 32 katlı Amerika’ya. Gurur duyuyor muyuz, evet ama o gururumuzun buruk olmaması lazım…

 

    Yurt, kreş, yaşlı ve hasta bakım merkezi gibi zaruri ve acil ihtiyaçların yanında protokol camileri, İslami kreşler, lüks makamlar, saraylar vs…

 

    Bu işte bir gariplik yok mu? Eskiden hayırseverler okul, kreş, derslik, bilgisayar laboratuvarı, kütüphane için yarışırdı…

 

    Milyonluk Saray harcamaları, milyonluk araç ve uçaklar itibarımızı mı yükseltiyor, Türkiye’de açlığın ve yoksulluğun derinleşmesini mi sağlıyor bir düşünmeli…

 

Açlık ve yoksulluk derinleşti ülkemde. Çay ve simit hesabıyla iktidara gelenlerin 19 yıllık yönetiminin getirdiği tablo odur ki durum vahim…

 

    Bugün emekli, işçi, memur, öğrenci, esnaf, iş insanı herkesin ekonomisi yönetilemez durumda. Borcu borçla kapatmaya çalışanların yüzünde artık tebessüm de kalmadı…

 

    Öğrenciye yurt yok..

 

    Burs yok…

 

    Ama milyarlık Türkevimiz var artık, New York’ta…

 

    Ne mutlu…

 

    O parayla yurt yapsak olmaz mıydı?

 

    TOKİ, dar gelirliye konutu unutup bazı firmaların gayrimenkul uzmanı gibi çalışacağına çıkıp da öğrencilere yurt yapsa olmaz mıydı?

 

    Olmaz mı?

 

    Daha ne bekleniyor…

 

    Bir taş da belediyeler, yerel yönetimlere…

 

    Konser, etkinlik, uçuk kaçık projeleri bırakın…

    Yurt, kreş, bakım evi açın…

 

    İtibar, insana yatırımla olur…

 

    Önce insanımıza yatırım yapalım…