Yerel ve genel seçimler yaklaşırken ortaya çıkan tablo yine karşımızda. Seçimlerde yarışmak isteği taşıyan aday adayları şimdiden kamuoyu yoklamalarına, isimlerinin zikredilmesi için ekipler oluşturmaya ve planlamalar yapmaya başladı. Bu doğal bir süreç ve siyasi hareketlilik açısından da güzel aslında…

Ancak ne zaman ki kent ve ülke menfaatlerini bir kenara iterek, hırsları akıllarından önde hareket etmeye başlarsa işte o zaman yanlışlıklar silsilesi de başlıyor…

Kimisi aday adayı olduğu mevkiinin mevcut sahibinin ayağını kaydırmaya çalışıyor. Açıklarını bulup basına sızdırmaya çalışmak, hakkında dosya hazırlayıp partinin yetkililerine sunmak, parti tabanında o kişiyle ilgili dedikodu yaymak vs gibi oyunlara dalıyor…

Kimisi de partide belirleyici olduğunu düşündüğü kişilerin koltuğunun altına girmeye çalışıyor…

Şu günlerde üç büyük partide de bununla ilgili gözlemleriniz olmuştur…

Partinin en zor zamanlarında arkasını dönüp gitmiş kişilerin seçim yaklaşırken kendilerini hatırlatmaya çalışması, etkinliklerde örgütlerin gözüne girmek için kendini gösterme çabaları belki de en masum girişimler…

Bu arada aday adaylarını aktarırken mevcut seçilmişleri de unutmayalım. Onların da atraksiyonları olabiliyor. Koltukların korunması için potansiyel adayların, parti yöneticilerinin yıpratılması için çabalamak, ellerindeki gücü kullanarak medyayı kendi fikirleri doğrultusunda yönlendirmek, makamlarının getirdiği gücü kullanarak parti tabanlarını istedikleri gibi şekillendirmeye kalkmak gibi…

Yani o kadar enerji koltuk için boşuna harcanıyor ki sormayın gitsin!

Partilerdeki aday belirleme süreciyle ilgili belirsizlikler de durumu bu noktalara taşıyor…

Neyse ne diyelim bol atraksiyonlu, çekişmeli bir döneme giriyoruz…

Acizane uyarım, ülkenin içinde bulunduğu durumu da değerlendirerek, ülke ve kent için yararlı olabilecek adayların desteklenmesi adına partililerin ve kent dinamiklerinin harekete geçmesi…

Partililer aday olarak görmek istedikleri kişiler için lobi faaliyeti yürütmeli…

İthal aday aramak yerine, herkes kendi partisindeki isimlere göz atmalı…

Küskünleri kucaklayacak, herkese kucak açacak isimler etrafında yoğunlaşılmalı…

Donanımlı kadınların ve gençlerin aday olmaları için destek verilmeli, yüreklendirilmeli…

Parası olanın değil, bilgisi, birikimi olanın ve hak edenin aday olmasına çalışılmalı…

Kısaca siyaset arenası, üç beş kişiye teslim edilmemeli, partililer sürece müdahil olmalı…

Böylelikle belki de ayak oyunlarıyla uğraşanlar da proje üretmeye, kendilerini geliştirmeye çalışır…

Mevcut seçilmişler ayak kaydırmak ve partileri şekillendirmek yerine sorunlara çözüm üretmeye çalışır…

Ne dersiniz?