Toplumun yarısı erkek, yarısı kadın. Hayatı birlikte sırtlıyor, zorluklara birlikte göğüs geriyoruz. Biyolojik ve fizyolojik farklılıkların dışında eşitiz. İnsanız, nihayetinde. Ancak adaletsiz rol dağılımıyla başlayan eşitsizlikler maalesef bir türlü düzeltilemiyor…

Sonuçta dünyanın en gelişmiş ülkelerinden önce elde edilen seçme ve seçilme hakkının 84. yıldönümünde de durum aynı…

Temsil her alanda yetersiz…

Bürokraside, siyasette, akademik alanda, iş dünyasında ayrım zirvede…

Kadının emeği üzerinden yapılan sömürünün engellenememesinin en önemli sebeplerinden biri de karar alma mekanizmalarında kadının azlığı…

Bilgi, birikim, tecrübe vs var ama liyakate dayalı görevlendirme yok…

Etraf erkek başkan ve müdürlerle dolu, kadına yer yok. Olsa da daha az özlük haklarıyla var…

Bugün yine 5 Aralık…

Türk kadının en hassas olduğu günlerden. Atamıza minnet borçluyuz. Atamızın sayesinde Cumhuriyetin erken döneminde kazanılan bu hakla ulaşılan temsile bakınca bugün eşitliği çoktan yakalamamız gerekirdi. Ama maalesef kadın hep seçiyor, seçilemiyor…

Dünyada ve ülkemizde ilkleri başaran Türk kadını, iş yönetmeye gelince yer bulamıyor…

Erkek politikacılar çıkıp nutuk atıyor, “Eğitim, model vs” diyor ama kadınımızın yeterli eğitimi de deneyimi de var…

Yeter ki liyakate dayalı görev verilsin…

Pozitif ayrımcılığa da gerek yok. Bileğinin hakkıyla kadın gelir her yere…

Ama adil seçim ve adil aday belirleme süreçleriyle…

Yoksa erkek seçer, erkek atar, erkek yönetirse kadın da ancak ‘vitrin’ olur…

Antalya gibi en gelişmiş ve entelektüel ilimizde kadın yok…

Vali, kaymakam, emniyet müdürü, rektör, belediye başkanı kadın yok…

İki milletvekili kadın…

Birkaç muhtar ve belediye meclis üyesi…

Odalar ve meslek örgütleri, sendikalar da erkek yöneticilerle dolu…

Geriye kalıyor kadın kolları, kadın örgütleri…

Oysa bir elmanın yarısı kadın, yarısı erkek...

Ve en ağır yükün sahibi kadın…

Ama inanıyorum değişecek. Sizinle, bizimle, “Kadın, insan. Biz insanoğlu” anlayışından gelen erkeklerle değişecek…

Kadınlar geliyor…