Atalarımız, “Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir diyerek, bir işin iyi ya da kötü başlamış olmasının o işin sonucu hakkında bir fikir vereceğini vurgulamıştır…

Yaşam pratiklerimizle de çok kez doğrulanmış bu sözü huzur evleri ve bakımevlerinde ortaya çıkan skandal için kullanmak istiyorum…

Geçmişten bugüne kamunun elinde kalması gerektiğini düşündüğüm sosyal hizmetlerin son yıllarda bölüm bölüm özele devredilmesi bugünkü tehlike çanlarını çaldırmıştı…

Antalya’da da hatırlanacağı gibi yılların huzur evi Fethi Bayçın Huzurevi’nin önce yerinin bakanlık tarafından farklı bir şekilde değerlendirileceği konuşuldu…

Kimileri ‘Vekillere lojman’ dedi..

Kimileri ‘Turizm tesisi’

Kulağımıza kar suyunu kaçırdılar…

Öyle ya Karpuzkaldıran’da denize nazır son alanlardan…

Tabii iddiaların takipçisi olduk. Yetkililer her defasında inkar etti…

Hatta en yetkili ağız yeni bir huzurevi için huzurevinin boşaltılıp yıkılacağını kaydetti ama yerine yine huzur evi yapılacağının sözünü verdi…

Evet, yıkıldı…

Evet, sakinleri oraya buraya savruldu….

Ama aradan geçen yıllarda hala bir çivi çakılmadı…

İktidar aynı iktidar…

Hadi milletvekillerinden ikinci dönemi olanlar var…

Ama ses yok…

Sonuç mu…

Sonuç ortada özel huzur evi ve bakım evlerinde gereken denetim olmadığından kötü muamele devam ediyor…

Sadece kötü muamele de değil, vicdansızlık var…

Daha ne kadar çok kar ederim bilincindeki zihniyetin ve vicdansız çalışanların sonucu kamuoyuna düşen skandallar yaşanıyor…

Bunları yapan insan olamaz…

İnsanları hem ölüme terk edip hem de paralarına el koydukları iddiaları iyi araştırılmalı…

Şimdi görüyoruz Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü, inkar etmiş durumu…

Ama Valilik soruşturma açmış…

Beklenen soruşturmanın sağlıklı yürütülüp ihmali olanlara en ağır cezaların verilmesi…

Merkezi ve yerel yönetimlerin bu yaşananlardan ders alıp özele devrettikleri bu hizmetleri tekrar ele almalarını umuyor, bekliyoruz…

“Biz demiştik” demek istemiyoruz…