Dünyada nereye gidersek gidelim tek çaremiz okumak. Kendimizi ne kadar geliştirir, bulunduğumuz topluma, halkımıza, hatta insanlığa ne kadar faydalı olursak o kadar mutlu ve huzurlu oluruz. Bizim de gayemiz toplumsal refaha ve üretime katkı sunmaya çalışmaktan ibaret…

 

İşte böyle bir ortamda gecikmeli olsa da iki lisansın ardından, yüksek öğrenimde üçüncü diplomamı aldım. Ankara Üniversitesi, Eskişehir Üniversitesi derken Akdeniz Üniversitesi mezunu oldum…

 

İnsanlık için küçük ama ilim ve üniversitem için büyük bir heyecan hissettim. Çünkü son il genel meclisi, bütünşehir sürecinde de ilk büyükşehir belediye meclisinde yer alıp bu kurumlardaki gözlemlerini veriler ve yönetimlerin görüşleriyle akademik dünyaya aktarma fırsatı olan sanırım ender kişilerden biriyim. Belki de ilk örnek…

 

Yoksa Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında en çok çalışılan konudur; 6360 sayılı yasa sonrası durum…

 

Başlıklar ve kapsam, örneklem farklılaşarak yüzlerce tez yazılmıştır. Bizimki de onlardan sadece biri. Farkı iki kurum deneyiminden ibaret…

 

İşte uzun bir çalışma süresi sonrasında mesleki ve siyasi faaliyetler, sivil toplum örgütü çalışmaları, kent ve kadın mücadelesinden arta kalan zamanlarda eşimin, ailemin desteğiyle, kurum yöneticilerinin bilgi ve belge paylaşımlarıyla, danışmanım Dr. Bilgi Küçükcan’ın unutamayacağım teşviğiyle nihayetlenen çalışmamı rahmetli babam Sadık HOÇANLI’ya ithaf ettim…

 

Ve mezuniyet sonrası diplomamı da henüz aldım. Gecikmeli gelen diplomanın en güzel yanı Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Ünal’ın elinden gelmesiydi…

 

Keşke Danimarka seyahati nedeniyle aramızda olamayan Rektör Danışmanımız, eski Emniyet Müdürümüz Feyzullah Arslan da yanımızda olabilseydi…

 

Olmadı ama hem Rektörümüze hem de Müdürümüze çok teşekkür ediyorum…

 

Teşvik ettiler, katkı sundular. Sunmaya da devam ediyorlar…

 

“Şehirle bütünleşen üniversite” sloganıyla yürüyen Akdeniz Üniversitesi ile bütünleşmek benim için büyük bir heyecan vesilesi…

 

Şimdi Müdürümüz Arslan, “Doktora” diyor…

 

Neden olmasın…

 

“Oku, oku, oku” şiarıyla devam…