Evde, sokakta, yolda, işte kadınlar ölmeye devam ediyor. Daha doğrusu öldürülmeye. Katliam da demek mümkün buna. Çeşitli bahanelerle de kılıf bulunuyor, bu katliama. Hiç olmadı ‘ruh sağlığı bozuk’ deniyor, katleden için. Sonuç mu! Sadece 2019’de 474 kadın cinayeti...


Resmi olmayan, sadece basına yansıyan verilerden, haberlerden derlenen rakamlara göre 500’e yaklaşan kadın cinayetleriyle ilgili ayrıntılı bir rapor açıklandı. Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu’nun bu raporunda il il işlenen kadın cinayetleri var. Listede listebaşı nüfus sayısı itibariyle de birinci olan İstanbul. İstanbul’da tam 68 kadın cinayeti işlenmiş...

İstanbul’u kara listede takip eden il Ege’nin incisi İzmir. İzmir’de de geçtiğimiz yıl 31 kadın cinayeti işlenmiş...


Ve kara liste Akdeniz’le devam ediyor. Antalya’da 25, Adana’da 24 kadın cinayeti işlenmiş. Mersin ev Konya’da ise 14 kadın cinayeti işlenmiş ki bu rakamlarla listede 5’inciliği paylaşıyor, iki il...


Ve devam ediyor, kara liste...


Rakamlar belki çok anlam ifade etmiyor. Ama çocuğu önünde katledilen, sokakta herkesin göz önünde vurulan, Ayşe, Fatma, Özge vd onlarca can...

Olağanlaştırılmaya çalışılan cinayetlere inat ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ çabası var, toplumun farklı kesimlerinde...

Çünkü her kadın öldüğünde, insan ölüyor. İnsanlık ölüyor. Orta Çağ karanlığına yaklaşıyor, Türkiye. Kızımız, anamız, bacımız, arkadaşımız tehdit altında hissediyor, kendini...


Özgür, laik, demokratik Türkiye’ye yakışmıyor, yaşananlar. İstismar ve cinayetlerle anılan bir ülke olmak yakışmıyor, memleketime...

Ama biz ölüyoruz, her gün. Elbette kimse ölmesin. Ne kadın erkeği, ne erkek kadını katletsin. Ama katlediliyor. En çok da kadınlarımız...

Oysa yaşamak için savaş veren kadın. Yaşatmak için savaş veren kadın. Ama insan oğlunun ne yaman bir çelişkisidir ki en sevdikleri tarafından katledilen yine kadın...


Evet, feministim...


Evet, çevre dostuyum...


Evet, doğaya saygılıyım...


Evet, insanı seviyorum...


Ne diyordu Onat Kutlar;


“Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin

unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz

ölü balıklar geçiyor kırışık bir deniz sofrasından

ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım

durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.”