“Bir musibet, bin nasihatten iyidir” atasözüyle büyüyünce elbette pandemiden de olumlu bir şey çıkartır mıyız dedik. Çıkarttıklarımızla da oldu belki, biraz tasarruf ettik, daha az alışveriş, seyahat, teknoloji kullanımı ama bir şeyden vazgeçmedik. Kirletmekten…


Hayatımızın tehdit altında olduğu bir pandemiden gereken dersi çıkaramadık, ne vatandaş olarak ne yetkililer olarak. Kirlilik öyle ciddi boyuttaki sinyaller buradayım diyor ama bizdeki cesaret kimsede yok. Takmıyoruz…


Molozları ormana, denize atıp geçiyoruz. Özel imhası gereken atıkları uluorta istif ediyoruz, sanayide filtre takmıyor, atıkları bertaraf etmeye bütçe ayırmıyor sulara, toprağa salıveriyoruz…


Aslında ekolojiyi katletmiyoruz sadece hayatımızı da tehdit ediyoruz…


Sevgili dost Bülent Şık, Sağlık Bakanlığı’nın açıklamadığı araştırmayı kamuoyuna duyurunca kıyamet koptu. Gerçekler ürkütücüydü çünkü. Sadece zirai ilaç kalıntısından kaynaklanan kirlilik bile kansere neden oluyor ve ölüyorduk ama ne değişti! Duymazdan, görmezden gelindi. O açıkladı diye üstüne bir de ceza yedi…


Şimdi bakın kirlettiğimiz toprak, su ağlıyor.  Yılların pırıl pırıl akan Düden’i isyanda. Balıklar ölüyor. Konu gündeme düşünce denetim ve ceza haberi geliyor ama gerisi yok…

Doğayı kim kirletti? Nasıl kirletti? Kirlilik oranları nedir? Bu işletmelere nasıl bir yaptırım uygulandı? Neden hala sürüyor kirlilik?


Kafamızda deli sorular…


Antalya Valimiz Sayın Ersin Yazıcı, duyarlı bir mülki idare amiri. Samimiyetinden şüphem yok. Ama lütfen peşini bırakma Sayın Valim. Bu kirlilik yalnızca balıkları öldürmüyor. Hepimiz tehlikedeyiz…


Su kirliliği sadece ölüm olan yerlerde de sınırlı değil. Olayın ardı daha büyük…


Bakın TMMOB Antalya İKK Sekreteri de Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı da soruyor ve açıklıyor…


Lütfen kulak verin…


Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün şeffaflığını ve katılımcı çalışmasını koordine edin…


Hem kurumların hem de kent dinamiklerinin koordinasyonuyla bu sorun aşılabilir…


“Ceza kestik” demekle olmuyor. Denetim sürekli olmalı, sadece sorunlu alanla sınırlı olmamalı…

Çok geç olmadan konuya dair yapılanların paylaşılmaması halinde burada işlenen cinayete herkes ortak olmuş demektir ki bu cinayetin kurbanları hepimiz oluruz…


Siyasilerin de bu derece önemli bir konunun takipçi olmamalarını anlayamıyorum. Sanırım yoğun gündemde araya kaynadı…

Birlikte ölüyoruz sevgili yönetenler, yönetmeye talip olanlar…