24 Haziran’da AKP’nin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kazanmasıyla her şey güllük gülistanlık olacaktı. Terör bitecek, tarım şaha kalkacak, turizm patlayacak, dünya ekonomisini sallayan Türk ekonomisi yine çığır açacaktı…

Çok vaat dinlemiştik ama özeti buydu…

Sonuç mu…

Sonuç AKP de Erdoğan da kazandı ama ekonomi de pek çok diğer alan gibi çöktü…

Eğitim, sağlık vs derken olan oldu…

Oysa ne güzel reklamlarımız vardı. Üreten Türkiye’ye dair…

Ama boş çıktı. Zaten betona dayalı bir kalkınmayla, artan cari açık ve ithalata bağlı üretimle kalkınmanın olmayacağını biliyorduk. Hazine ve Maliye Bakanımız gibi İngiltere’den Yüksek Lisanlı ekonomist değiliz ama cahilliğimizle göstergeleri yorumlayabiliriz…

Geçen yıldan başlayan yabancı sermayenin çekilişi, kayıtdışı sermaye girişinin artışı, yerli sermayenin düşüşü, sıcak yabancı sermayenin çekilişi, artan enflasyon, büyüyen ithalat, dış borç vs…

Prof. Dr. Korkut Boratav da makalelerinde sık sık bunu işledi. Hatta Mart-Haziran dönemlerini geçen yılla kıyasladı. Sermaye hareketlerinin geçen yıla göre yüzde 52’lik gerilemesini uyarı olarak paylaştı…

AKP’li dönemde kriz belirtilerinin çıktığı ortamda can simidi olan kayıtdışı para girişine dikkat çekti…

Sonuç aslında kriz, geliyorum demiş, çoktan kapıyı çalmıştı…

Şimdi kriz çanları çaldı…

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, çıktı konuştu. Çok laf etti ama özeti boştu. Cek, caklar vs…

AKP’nin kurucularından, bakanlık ve başbakan yardımcılığı yapmış CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener’in yorumu ise çarpıcıydı: “Kayınpeder-damat ikilisiyle ekonomi idare edilmez. Dünyanın neresinde var böyle bir anlayış! Al buradan damadı, bak dolar nasıl düşüyor! Damat ve kayınpederin yaptığı açıklamalar, maalesef sorunun çözümüne yönelik ciddi bir perspektif koymuyor ortaya, güven telkin etmiyor. Garanti veriyorum, damat istifa etseydi dolar anında düşerdi. Kayınpeder istifa etsin, ‘parlamenter demokrasiye dönüyoruz’ densin dolar 4’ün bile altına düşer.”

Peki durumuz nedir ve nasıl kurtulacağız…

Prof. Dr. Korkut Boratav, ödemeler dengesi krizi yaşayan ve bunun bir finansal krizle banka iflaslarını getirmesini önlemek zorunda olan Türkiye’nin tek çaresinin IMF’ye gitmek olduğunu söylüyor…

Bakalım bu kriz nasıl aşılacak…

“Onların doları varsa, bizim Allahımız var” sözü belli kitleleri memnun edebilir ama finans yönetimi açısından bir anlamı yoktur…

Güçlü bir ekonomisi olan ülkelerde bir tweet’le piyasalar allak bullak olmaz, bir dış güç hamlesiyle yer yerinden oynamaz…

Artık gerçekçi olmanın zamanı geldi de geçmiyor mu…

Yapmayın…

Tarım, turizm, sanayi hepsi zorda..

İnşaatla götürülmeye çalışılan ekonomi uzun süredir sinyal vermiyor muydu…

Haydi laf değil, ekonomik iyileşmenin adımlarını bekliyoruz…