Kadının giyimini, konuşmasını, etek boyunu, şortunu, doğuracağı çocuk adedini konuşmaya, tartışmaya açan iktidar şimdi de nafaka hakkını tartışmaya açtı…

Yapmayın lütfen…

Kadına yönelik şiddet almış başını gitmiş, istismar, mobbing yükseliyor, kadın yoksulluğu derinleşiyor ve siz çıkıp nafakayı bulanık suda yüzdürüyorsunuz…

AKP hükümetinin bu gündem değiştirme amaçlı, kadını zayıflatma odaklı son teklifine gelelim: Devlet Destekli Nafaka Modeli…

Devlet desteği adı altında nafaka aldatmacası aslında…

Siyasilerden ve kadın örgütlerinden bu teklife tepki yükseldi…

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin tepkisinde “6. Yargı Paketi’nde hükümetin niyeti bu borcu ödemek değil, boşanmayı güçleştirmek ve kusurlu erkeği azat etmektir” denilerek aslında düzenleme çok güzel özetlendi…

“Niyet, nafaka hakkının süresini kısıtlayarak göz korkutmak, kalan süreyi devletin üstleneceği gibi belirsiz bir iddiayı ortaya salarak suyu bulandırmaktır” ifadeleriyle teklifin niyeti açıklanıyor…

“Kadınları yoksulluğa düşüren ve eşitsizliği derinleştiren sistemle mücadele etmek uzun vadede tek çözüm yoludur. Nafaka hakkına el sürmenize müsaade etmeyeceğiz! Boyun eğmeyeceğiz!” denilen açıklamaya aynen katılıyorum…

Şu 20 yıllık sürede bile derinleşen eşitsizlik ve yoksulluk tablosuna karşın keşke bireyi güçlendiren bir teklif gelseydi…

Hem kadın hem çocuk konusunda ülkemizin durumunu daha da karanlık bir noktaya itecek bu teklife karşın biliyorum ki kadın örgütleri ayağa kalkacak, sokağa çıkacak…

Ama keşke beklenen siyasi refleks de gelse…

Sosyal devlet soslu bu teklife müsaade edilmemeli. Nafaka ödemek zorunda olan eşin, evlilik süresi kadar nafaka ödemesi, bu sürenin sonunda ise devlete nafaka ödeme yükümlülüğü getirilmesi formülü ‘kusurlu erkeği azat etmektir’…

İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçen iktidarın kadınlar adına hayırlı bir işe imza atmasını bekliyor ve diliyoruz. Ancak görünüyor ki bu çok da mümkün değil…

Ve maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iktidar partili kadın üyeleri, yaşananlara kayıtsız. En azından sessizler. Belki içerde sessiz değiller ama derin bir sessizlik hakim dışarda…

Aynı şeyi çocuklara yönelik taciz – tecavüz olaylarında, yurt skandallarında, tacizciyi aklayan tekliflerde de yapıyorlar…

Yanlış yapıyorlar…

Lütfen ses verin…

İnsan hakları için, adalet için, eşitlik için…

Özellikle Antalya’nın iki kadın milletvekilinin fikrini çok merak ediyorum…

Ne düşünüyorsunuz açıklayın…