Doğayı sevmeyen, canlıları sevmeyen insanı sevmez, sevemez. Hatta kendisini de sevdiğinden şüphe etmek lazım. İşte ne yazık ki son dönemde sokaktaki dostlarımıza dönük saldırılar da onları koruyup kollayanlara saldırılar da arttı…

 

Geçtiğimiz günlerde Antalya’da Konyaaltı ilçesinde bir sitede sokak hayvanlarını besleyen aile saldırıya uğradı. Palalı, bıçaklı saldırıda karı-koca ve kızları yaralandı. Bu durum ilk değil, maalesef son da olmayacak…

 

Çünkü sokaktaki canlılara dönük garip bir düşmanlık var. Zehirliyorlar, öldürüyorlar. Katledilen canların haddi hesabı yok…

 

Barınaklar da olanakları da kapasitesi de yetersiz…

 

Bu yüzden iş can dostlarına düşüyor. Ailemde de var sokak sokak hayvanları toplayan besleyen, şifa dağıtan, veteriner veteriner gezdiren…

 

Ama yaşananlar ürkütüyor herkesi. Cana ve canlıya hoş görü, tahammül yok. Nedir bu sevgisizlik, hastalıklı ruh?

 

Hangi mantık, hangi vicdan o canları yok sayabiliyor?

 

Hangi hastalıklı ruh o canlara yardım edenleri vuruyor, kırıyor, dövüyor?

 

Zaten zor dönemlerden geçerken doğayla, canlılarla ruhlarını terapi eden güzel insanlara hayranlığım artıyor…

 

Bizim de var evimizde bir can dostumuz. Herkese tavsiye ederim. Sevgi, iyileştirir. Size de iyi gelir, deneyin…

 

Pandemide bunalan, sıkılan, arada kalan çocuklara da ailelere de inanılmaz bir sevgi veriyorlar…

 

Ama hastalıklı ruhları iyileştiremezler. Onlara yargı kanalıyla cezalar vermek lazım. Hem cana hem canlılara kıyanlara gereği yapılmalı…

 

Hem de en ağır şekilde…

 

Ve lütfen tüm belediyelerimiz sokaktaki canlarımız için daha büyük barınaklar yapmalı. Mama ve su olanakları parklarda artırılmalı…

 

Konyaaltı’ndaki saldırıda büyük travma yaşayan Başaslan ailesine geçmiş olsun diyoruz…

 

Olayın takibindeyiz…

 

Ama hem can hem can dostlar için güven ortamı kalmadı…

 

Yasal boyut yeniden ele alınmalı. Hazır 1 Ekim’e yaklaşırken, milletin vekillerine duyrulur…