Bir babanın ekmek kuyruğunda, halk ekmek büfesinden aldığı para üstünü kontrolü, bir annenin Pazar atığından yemeklik sebze seçmesi, bir gencin çöp kenarında ekmek yemesi sizi bilmem ama benim yüreğimi acıtıyor…

 

    Birkaç yıl önce çocuğuna pantolon alamayan babanın intiharını yaşayan ülkemde günden güne dibe çöküş var. Bunun muhalefet olsun diye yazmıyorum. Gerçeği hatırlatıyorum…

 

    Pandeminin küresel bir konu olduğu ve dünya ekonomisini sarstığı bir ortamda  bizim de ekonomik geriye gidişimiz doğal tabi. Ama doğal olmayan, kabul edilebilir olmayan halkımızın gıdaya ulaşamayan kitlesindeki artış…

 

    İnsanlar gramla alıyor peyniri, eti, taneyle alıyor sebzeyi, meyveyi. Geçtiğimiz gün zengin bir mahallenin zincir mağazasında iyi giyinimli bir gencin taneyle aldığı meyve ve birkaç gıdanın ısrarla kaç para tuttuğunu kasiyere sorması canımı yaktı…

 

    Sadece makarna, ekmek, çorba, patates yiyen bir kitle var ki ülkemde, sayıları günden güne büyüyor…

 

    Eskiden simit-çay hesabı yapılırdı ya artık o da lüks oldu…

 

    O yüzden duyun esnafın, emekçinin, işsizin sesini. Biraz da onlara ses verin. AVM ve zincir mağazalar açıkken kapanan dükkanlarını döndüremediklerini söylüyorlar…

 

    Yakında pekçok esnaf kapısına kilit vuracak…

 

    Kolay kolay bitmeyecek bu pandemiden dolayı bir daha açılabilirler mi belirsiz…

 

    O yüzden geç de olsa seslerine kulak verin. Ya tam kapanın ya da destek verin. Güçlüye açık, zayıfa kapat olmaz…

 

    Aşılamanın hızla bitirilmesi lazım ki ekonomik hayat da eğitim hayatı da toparlansın…

 

    Bakı işsize de emekçiye de esnafa da destek lazım…

 

    Desteksiz yaşamaları, yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değil…

 

    Dayanışma zamanı evet. Ama bilin ki zaten o dayanışma yaşattı bunca zaman…

 

    O yüzden sosyal devlet zamanı…

 

    Kapalı dükkanın vergisi, ödemesi, masrafı sürüyor…

 

    Gelir yok, ödeme çok…

 

    Öte yandan aylardır işsiz kalan hizmet sektörü çalışanları…

    Vicdan…

 

    Duyun ve duymakla da kalmayıp gereğini yapın…