Yoğun tempo nedeniyle bir süredir yazamadığım bir ziyareti konunun önemi nedeniyle paylaşmak istiyorum. Türkiye gündemine oturan öğrenci ölümleri ve şüpheli durumlar sadece Antalya’nın sorunu olmasa da Akdeniz Üniversitesi Kampüsü’nde bir ayda 3 gencin ölümü mühimdi. Ki o nedenle o kadar üzerine düştük…

 

Bir aydır üzerinde olduğumuz konuda bilgi vermeyen yetkililerden dolayı yol alamadığımız bir süreçte Kredi Yurtlar Kurumu’nun yurdundaki son ölümle konuyu manşete taşıdık…

 

Tüm üzüntüm odur ki şeffaf bir süreç yürütülemediği için maalesef benim de yüksek lisansımı bitirdiğim üniversitemin imajı yaralanmıştır…

 

‘Yetkimiz olmamasına karşın’ türündeki talihsiz açıklamalarla durum daha da üzücü hale geldi…

 

Akdeniz Üniversitesi Rektörü, Antalya Valisi ve Gençlik ve Spor İl Müdürü suskun derken, Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan’ı aramamla o sessizlik bozuldu…

 

Müdür Gürhan, aramama çok sevindi ve beni yurtlara davet etti. Ben de hemen kabul ettim elbette. Üstelik yalnız karşılamadı beni, yurt müdürü, manevi danışman, atanan psikologlar…

 

Yanlış işleyen süreci toparlamaya dönük atılan adımları kendi adıma gördüğümü söyleyebilirim. Ama yeterli mi elbette değil…

 

Müdür Gürhan oldukça sıcak ve samimi biri. Öğrencilerle vakit geçirmeye çalışan, onlarla şakalaşan bir çizgide ve bu olayları toparlamak istiyor belli…

 

Ortaya atılan tarikat ve cemaat iddialarını yalanlıyor. Haberi olmayabilir ama araştırılması gereken bir durum. Personelin öğrencilere dönük mobbingini de kabul etmiyor ama bence var…

 

Bize gelen bilgiler ve hissiyatım kapsamında gördüklerimi paylaşmak isterim…

 

Emrullah Zorlu adında, felsefe kökenli, Prof. Dr. Şahin Filiz’in öğrencisi olduğunu söyleyen manevi danışmanla sohbetten başlayalım. Kendisine ne yaptığını, etrafında ayrıcalıklı bir grup toplayıp yurtta baskı uygulayıp uygulamadığını sordum. Rahat bir tavırla böyle bir durum olmadığını ama bazı gençlerle durumları nedeniyle daha çok ilgilendiğini kabul etti. Bana gösterilen Manevi Danışman tabelalı odada zaman zaman öğrencilerle sohbet ettiğini ama bir zorlama sözkonusu olmadığını kaydetti…

 

Modern filozofların kitaplarını da bana göstererek, iddiaların asılsızlığını kaydetti…

 

Ama gençler tarafından ortaya atılan iddiaların asılsızlığını kanıtlamaz elbette bu durum…

 

Olumlu gördüğüm; hemen dikkat çekilen konularda adım atılması. Örneğin ziyaret ettiğim gün 3 psikolog göreve başlamış ve öğrencilere mesaj çekilmişti…

 

Evet eğer gerçekten öğrenciler intihar ediyorsa, psikolog desteği artmalı…

 

Yemek konusuna gelince…

 

Bence KYK yurdunda kalan bir öğrenci için fiyatlar yüksek…

 

Çeyrek ekmek, 75 Kuruş…

 

Bir çorba ve yanında çeyrek ekmek 5.25 Lira…

 

Tavuk 10 Lira…

 

Salata sanıyorum 5 Lira civarı…

 

Öğrencilerin doyana kadar yemeleri mümkün değil. Devletin verdiği 28 Lira’lık yemek desteğiyle gün geçmez…

 

Bu konu tabi Antalya’yı aşıyor…

 

Bana kalırsa yurt, yemek bedava olmalı. İhtiyaç sahibi öğrenciye geri ödemeli kredi ne demek?

 

İşsizler ordusu arasında iş bulma umudunu kaybeden gençliğe borç yüklemeden yükünü almak lazım…

 

Sosyal devlet bunu gerektirir…

 

Bu konuda Ankara çalışmalı…

 

Yerel de öğrencisini en mutlu ve konforlu yaşatmak için el ele vermeli. KYK yurt yatırımları hızlanmalı, belediyeler daha çok yurt açmalı, beslenme konusu derhal ucuzlatılmalı…

 

Gelelim yaşanan ölümlerin araştırılmasına…

 

Kamuoyu şeffaf bir şekilde bilgilendirilmeli. Aileler ve kamuoyu da rahatlatılmalı…

 

İhmal, kusur varsa gereği yapılmalı…

 

Reddederek çözüm sağlayamayız, unutmayalım…

 

Sonra yurt pencerelerini kilitlemek, kulplarını sökmek çözüm değil…

 

Bu gençler, bizden çok zeki, unutmayın…

 

Onlar ölmesin, yaşasın…