Ağzını açtığında Antalya sevdasından bahsedenler, Antalyalı olmaktan onur ve gurur duyduklarını dile getiren hatta Antalya’da doğmamış olan ama hizmet etmek isteyenleri dışlayan bazı sevdalılar, ortalıkta yok…

Sözüm sadece henüz yeni seçim kaybetmiş başkanlara değil. Sağcısı solcusu tüm sevdalılara. Seçimden seçime sevdası kabaranlara…

Bu memleket bizim. Burada doğduk ya da doğmadık, Antalya hepimizin sevdası. O nedenle el ele verip memleketimizi güzelleştirmek, yaşayanların sorunlarını çözmek ve bunu en kısa sürede yapmak zorundayız…

Ama gelin görün ki birileri kaybettikleri koltuktan sonra o koltuğa gelene de kente de düşman. Hatta varsa güçleri yatırımları içerden ve Ankara’dan baltalamakta…

Yalnızca bu değil tabii…

Hala bir elleri iktidarda, bir elleri muhalefette sadece kendi ikballerine göre iş çevirmekteler…

Yapmayın kıymayın bu kente. Bu en basit tabiri ile ihanettir. Ne sevdasından bahsediyorsunuz…

Hele ki pek çok onurlu makamlarda oturmuş, herkese nasip olmayan görevleri yapmış kişilerin daha bir aklıselim olması gerekir…

Olmalıdır da…

Belediye başkanlığı, milletvekilliği yapmış kişiler mesele Antalya olduğunda bir araya gelmesini bilmeli…

Tabii bunun için birbirlerine bakacak yüzleri olmalı. Seviyesiz ya da bel altı siyasetle bu iş olmaz…

Önerim bugün hem siyasetçilerin hem de kent yöneticilerinin ortak aklı devreye sokacak bir platform oluşturması…

Eski yeni kent yöneticileri bu işin içine sokulup el birliği ile sorunlar masaya yatırılıp çözülmeli…

Tahsisleri iptal için uğraşmak yerine daha fazla tahsis almak için uğraşmalıyız…

Antalya’ya daha fazla yatırım yapılmasın, kent hizmet almasın diye uğraşanların aksi takdirde yarın sokağa çıkacak yüzü olmaz…

Halk da itibarı da olmaz…

Yine aynı şekilde sadece kendi kıymetli soyadlarını bir yerlerde sürekte iktidar yapmak,  kentin ya da partisinin geleceğini düşünmemek de sevda ile açıklanamaz herhalde…

Hadi sokağa bir çıkın da görelim Antalya sevdanızı. Elinizi taşın altına koyun, el uzatın, el verin…

Öyle ya hep almak olmaz…