Dünyanın en önemli aydınlanma projesidir, Cumhuriyet. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen devrimlerle taçlanan bu projedeki kadın-erkek eşitliğini yasalara sokan, laikliğin öncüsü en büyük adım da Medeni Kanun’dur…

Dün Medeni Kanun’un kabulünün 93. yıldönümüydü…

Kişiler hukuku, aile, miras, eşya hukuku ilişkilerinde dini hukuk yerine laik hukukun kabulü anlamına gelen Medeni Kanun, bugün karşı saldırı altındayken, Türkiye’de laikliğin ve kadınların da bir saldırıya maruz kaldığını söylememek mümkün değil…

Buna dair basın açıklama ve yorumlarıyla tepkilerini koyan baro, baro kurulları, kadın örgütleri ve kişilere teşekkür ederken, tehlikenin artık kucağımızda olduğunu da belirtmek lazım…

Biz yıllardır kadın-erkek eşitliğini savunup, kadının sorunun insan hakları sorunu olarak kabul edilmesi gerektiğini savundukça bir anlayış da kadının kazanımlarını ellerinden almaya dönük adımlarını hızlandırdı…

Kadın-erkek eşit değildir denildi…

Kadının, ekonomik yaşamda yer almasını zorlaştıracak ama düzenlemeye bakınca sevimli gelecek adımlar atıldı…

Kadını eve ve ev içi rollere mahkum edecek adımlar atılırken, maalesef yeterli bir başkaldırış, karşı çıkış olmadı…

İş şimdilerde tecavüzcüye af ve nafaka düzenlemelerine kadar geldi…

Taciz, tecavüz, şiddet arttı…

Ve gelinen noktada geçtiğimiz ay da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kritik bir tüzük kabul edildi…

İslam Kalkınma Örgütü (İKÖ) Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü…

Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 57 ülkeden oluşan İKÖ’nün tüzüğü, Atatürk devrimlerinin en büyük projesi olan laik Türkiye Cumhuriyeti’ne uygun mudur?

Medeni Kanun’umuza uygun mudur?

Neden böyle bir tüzük kabulü gerekmektedir?

Kısa bir araştırmayla ulaştığım ve okuduğum tüzük, tamamen kadın-erkek eşitliğini ve laikliği baltalayan, başta Anayasamıza ve Medeni Kanun’a aykırı bir adımdır…

15 Maddelik tüzüğün girişinden 10 maddelik teşkilatın amaçlarına kadar okuyup yorumlayan bir parlamenterin bunun kabul etmesinin açıklaması yoktur…

Müslüman coğrafyasında laik Türkiye Cumhuriyeti sayesinde en geniş haklara sahip olan kadınlar, Türk kadınlarıdır. Son dönemlerde atılan karşı adımlara karşın Türk kadını ve erkeği bu laik yaşama kökten bağlıdır ve bunun koruyucusudur…

Olmaya da devam edecektir…

Kalkınmamızı borçlu olduğumuz en önemli temellere dönük atılan yanlış adımlar derhal geri çekilmelidir…

Kadın-erkek eşitliğini dinamitleyen her adım Türkiye Cumhuriyeti’ne, laikliğe, Medeni Kanun’a karşı yapılan bir saldırıdır…

Bir Türk kadını olarak, bana ve kadınlarımıza sağlanan kazanımlarının korunması için başta barolarımız olmak üzere tüm kurum ve kişileri ortak mücadeleye çağırıyorum…

Bu mücadelenin parçası olmaktan gurur duyarım…