Hepimiz yıllardan beri gerek referandum olsun, gerekse
seçim olarak sandığa gitmiş oyumuzu kullanmışızdır.
Seçimden aylar öncesi hükümet tarafından 8 Kasım 2018
tarihli 322 sayılı yönetmeliğin 6.maddesinde değişiklik yapılarak (Ön lisans ve
üstü eğitim alanlarda KPSS ve EKPPS puanıyla alınacağı, lise ve orta eğitim
mezunlarının ise kura ile belirleneceği…) ve gene bir başka bir yönetmelik
değişikliği ile KPPS puanının dışında sözlü sınav şartı getirerek vatandaşlarını
bir oy deposu gören bir bakış acısıyla, sadaka demokrasisine yeni anlayış
getirmiştir.
Ben bir engelli olarak bu anlayışa karşıyım eğer oyumu vereceksem
ve de işe alınacaksam eğitim durumuma ve puanıma alınmalıyım.
Ben bir meta değilim. Onurumla oynanmamalıdır.
Ben vatandaş olarak üretimin olmadığı yerde kriz olabileceğini,
dövizin azaldığı zaman karaborsa döviz piyasasının oluşabileceğini, tarımın
desteksiz olduğunda dış ülkelerin pazarlarına meze olacağını; fabrikalar da
üretim yapabilmek için bile, ithalat ürünlerine mahkum olarak ülkenin döviz
ihtiyacının artacağını ve bunun sonunda bir krizin kapımızı araladığını görüp
ve de bunun endişesini yaşarken; beni insan olarak değerlendirmeyen parti
liderlerine tepkiliyim.
Oyumu verirken seçim meydanların da, daha çok bağırıp
çağırmayan, vatandaşına hesap soran değil, hesap veren, yaptıklarını,
yapacaklarını anlatan; kendisine oy vermeyecek olan vatandaşını terörist ilan
etmeyen iktidarla; yapacaklarını anlatan, hazırlanmış olan, vatandaşı iktidarın
hakaretlerine karşı ezdirmeyen, birbirine bağırmayan muhalefet partilerini
görmek istiyorum.
Benim oyum satılık olmamalı, işe gireceksem ya da bir
talebim varsa hakkım olduğu için olmalı, yoksa benim oyumunda bir onuru olmalı
değil mi?
O zaman ne yapmalı?
Ne yapmalı…..
Ne…
Yapmalı….Seçim zamanı onurlu bir şekilde demokratik
hakkımızı kullanmalıyız, tepkimiz bu olmalıdır.
Hadi bakalım marta ne kaldı……
Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur!