Sözen, buğday başağı gibidir, rüzgarda eğilir ama asla kırılmaz. Çünkü onun hayat felsefesi düşüncelerini tutan bir hapisanedir.

Tıpkı diğer CHP'li belediye başkanlarında da olduğu gibi....

Songül Başkaya, 'Birileri dur desin' başlıklı köşe yazısında konuyu pek güzel dile getirmiş.

"Yalnızca Başkan Böcek değil, Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen de hedefe oturtuldu. İki CHP’li belediye başkanının orman yangınındaki dayanışma içinde koordineli çalışmasına karşı İçişleri Bakanlığı’nın toplantılarında yer alamaması, onlarsız görevlendirmeler yapılması bir kenara not edildi tabii…" https://www.akdenizgercek.com.tr/songul-baskaya-yazilari/birileri-dur-desin

Totaliter bir sistem içerisinde yaşamanın sancılarını çekerek, küçük burjuva alışkanlıklarından vazgeçemiyoruz...

Küçük burjuva değerlerinin yaşamımızı sarmalayan değer gibi görünen saçmalıklarını görmüyoruz.

Körleşiyor ya da körleştiriliyoruz. Makama verdiğimiz değeri insanlara vermiyoruz.

Yandaş medyanın ve bazı siyasi kişiliklerin bu davranışı, düşünebilen beyinler için asılsız haber yapan medya kuruluşları ile siyasileri küçültürken Sözen'i büyütmüş, yüceltmiştir..

Sözen üzerinden CHP'yi eleştirmek kendiliğinden gelişen bir şey değildir. Daha önce planlanmış bir itibarsızlaştırma operasyonunun sahneye koyulmasıdır.

Cumhurbaşkanı AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na, "CHP'nin Genel Müdürü" diye hitap ettiği bir ortamda  tetikçi yandaş medya ile milletvekili eskisi Gökçen Özdoğan Enç'ten farklı bir davranış beklemek, kişinin ancak kendisini aldatmasıdır.

Bir memlekette demokrasi ortadan kalktığında, medya tek ses haline geldiğinde, kurumlar yok edildiğinde, her kademeden yönetici her konuda sadece aynı kişinin ağzından çıkacak neredeyse ‘kutsal’ sayılan cümleye odaklandığında, o memleketin halkı pandemiden yangına, yangından sellere  zor anlarında tek başına ve savunmasız kalır.

AKP'li belediyeler hariç, diğer partilerden seçilmiş belediye başkanlarının savunmasız kaldığı gibi...

CHP'li belediye başkanları, bugün milli mücadele yıllarında olduğu gibi bir çok cephede savaş vermektedir.

AKP zihniyetinin ne CHP'ye ne de onun seçilmiş belediye başkanlarına zerre kadar saygı duymadıklarını biliyoruz.

AKP'nin kendi seçilmişlerine reva gördüğü milli iradeyi, muhalefet partilerinin seçilmişlerine göstermemeleri kendi demokrasi anlayışlarıyla ilgilidir.

Şükrü Sözen bunları düşünmez ve bilmez mi?

Elbette bilir ama ses etmez. Ses etmemesi de anasının ak sütü gibi hakkı ve helalidir. Önünde Manavgat'ın çözülmesi gereken birçok sorunu varken, kararnamelerle belediyelerin eli kolu bağlanırken ortaya çıkıp amiyane tabirle kabadayılık yapmak, Manavgat'ın geleceğine ipotek koymaktır.

İşte Sözen'in en büyük handikabı da budur. Manavgat ile AKP arasında sıkışıp kalması ve tercihini çok sevdiği Manavgat ve de onun halkından yana kullanmasıdır.

Şükrü Sözen'i tanıyanlar iyi bilir:

Sözen buğday başağı gibidir, rüzgarda eğilir ama asla kırılmaz. Çünkü onun hayat felsefesi düşüncelerini tutan bir hapisanedir.

Tıpkı diğer CHP'li belediye başkanlarında da olduğu gibi....