Ali TAŞ’ın konukları tanıtmasıyla başlayan söyleşide ilk sözü alan Dr. Bülent ŞIK, gıdaya erişim hakkı, gıda güvencesi ve gıda güvenliğinin öneminden bahsederek başladığı sunumunda özellikle çocukların sağlıklı beslenmesinin bedensel ve zihinsel gelişimleri üzerindeki etkisi üzerinde durdu. Çocukların küçük yetişkinler olmadığının altını çizen Bülent ŞIK, anne karnında başlayan ve 2 yaşına kadar devam eden sürecin beslenme açısından kritik önemde olduğunu vurguladı, 2-6 yaş arasının ve 6-16 yaş arasının da büyük önem taşıdığını belirtti. Çocukların sağlıklı bir çevrede büyümesinin politik ve kamusal bir perspektifle ele alınması gerektiğini çünkü çocukların gıdalara bulaşan toksik kimyasallardan metabolik özellikleri nedeniyle daha çok etkilendiklerini söyledi. Özellikle çocukların maruz kaldığı kurşun oranlarının geri döndürülemez zihinsel sorunlara yol açtığını; Türkiye’de kamu kurumlarının, ilgili bakanlıkların bu soruna ilişkin bir politikalarının olmadığını belirtti. Çocuklarda koruyucu sağlık çalışmalarının, yeterli ve güvenli beslenmenin ileriki yaşlarda topluma çok yönlü katkıda bulunacağını, sağlık harcamalarının düşeceğini belirtti. Bütün bu önlemlerin kamusal önlemler olması gerektiğini ve devletin bu önlemleri almasını talep etmenin yurttaşlık hakkı olduğunu vurguladı. Çocukların beslenmesiyle ilgili cumhuriyet tarihindeki en kötü dönemden geçtiğimizi, bırakın sağlıklı beslenmeyi çocukların açlıkla karşı karşıya kaldığını sözlerine ekleyen Bülent ŞIK, tüm çocuklara günde bir öğün sağlıklı gıdanın devlet tarafından sağlanması gerektiğini söyledi.
“ÖĞRENCİLER AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA”
Ali TAŞ, Bülent ŞIK’ın konuşmasını başlıklar halinde özetledikten sonra sözü Eğitim Sen Şube Başkanı Nurettin SÖNMEZ’e verdi. Nurettin SÖNMEZ, okullarda yaşanan beslenme sorunlarını, okul kantinleri ile yapılan anket sonuçları ve iş yerlerinden, öğretmenlerden gelen bilgiler ışığında değerlendirdi. Ekonomik krizin etkilerinin öğrencilerin beslenmesi üzerinde de etkili olduğunu, artık sağlıklı beslenmek bir yana öğrencilerin açlık sorunuyla karşı karşıya olduğunu belirtti. Bu sorunu emek mücadelesinin de bir parçası olarak gördüklerini, ülkenin kaynaklarının adil paylaşılmasıyla bu sorunun ortadan kaldırabileceğinin altını çizdi. Dünyada birçok ülkede 1900’lü yılların başından bu yana çocuklara günde bir öğün sağlıklı yemek vermenin tartışıldığını, Türkiye’de ise bu tartışmaların yeni başladığını belirten Nurettin SÖNMEZ iktidarın tüm sorunlara olduğu gibi öğrencilerin açlık sorununa da seçim endeksli yaklaştığını hatta MEB’in bu sorunu manipüle edilen, aslında olmayan bir sorun gibi gördüğünü, yalnızca taşımalı ve pansiyonlu okullarda yemek verildiğini, MEB’in ana okullarında da yemek vereceğine ilişkin açıklamasının da çoğu yarım gün eğitim yapan bu okullarda nasıl uygulanacağının belli olmadığını sözlerine ekledi. Sağlıklı beslenme talebinin sendikaların, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin mücadelesiyle kazanılabilecek bir hak olduğunu vurguladı. Okul kantinleriyle yapılan anket üzerinden de değerlendirme yapan Nurettin SÖNMEZ, anket sonuçlarında da öğrencilerin kantini daha az kullandıklarını, para birleştirerek alışveriş yapmak zorunda kaldıklarını, yiyecek alabilenlerin içecek alamadıklarını, daha ucuz oldukları için öğrencilerin bir kısmının zincir marketlerden yiyecek aldığını grafikler üzerinden anlattı.
Söyleşi izleyicilerin katkıları ve sorularıyla devam etti. Soruları yanıtlayan Bülent ŞIK ve Nurettin SÖNMEZ, sağlıklı beslenme ve güvenli gıdaya ulaşma hakkının kamusal bir hak olduğunu, bunun için mücadele edilmesi gerektiğini özellikle vurguladılar. Söyleşi Moderatör Ali TAŞ’ın söyleşi üzerine kısa değerlendirmesiyle son buldu.
Haber Merkezi