Sohbetin bir yerinde Dokuma Park'taki Ramazan etkinliklerini görüp görmediğimi sordu. Söğütte olmama nedeniyle gidemediğimi söyledim. Bu arada ben de “Birkaç kez uğradım, yapım aşamasındaydı. Minicty ne oldu?” diye sordum. “Açtık, çokta güzel oldu” dedi. Aynı gün, belediye binasından çıkıp Dokuma Park'a gittim.

 

Malum Söğüt dolaylarında “Bahar Boranı”na tutulduk. Şimdi “ben yalnızlığı severim. Ailemle de, kişilerle de sorunum yok ama en iyisi yalnızlık” desem; “kendini avutuyor” dersiniz. Eyvallah.

3 gün mola verdim yaylaya. Uzunca süredir beklediğimiz bi buluşma vardı. Onu aradan çıkardık. Beşkonak tarafını ihmal ettik, Adem Taş bize bozuldu. Ama yapacak bişey yok.  Bu yıl belki de yaz sezonunu Klas Rafting'te açarız.

Göreve geldiği 10 yıldan bu yana bir sürü güzel projeye imza atan, altı doldurulmuş kültürel etkinliklerle gönül tellerimi titreten Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ile buluştuk. Mübarek Ramazan günü kahve içemediğimiz için sohnetin süresi de “bi kahve içimi” olmadı, iyioldu.

Sohbetin bir yerinde Dokuma Park'taki Ramazan etkinliklerini görüp görmediğimi sordu. Söğütte olmama nedeniyle gidemediğimi söyledim. Bu arada ben de “Birkaç kez uğradım, yapım aşamasındaydı. Minicty ne oldu?” diye sordum.

“Açtık, çokta güzel oldu” dedi.

Aynı gün, belediye binasından çıkıp Dokuma Park'a gittim. Mehmet Bayrak'la haberleşip orada buluştuk. Ramazan Sokağı'nda o saatte etkinlik olmamasına rağmen nostaljik bir yolculuğa çıktık. Zaten Başkan ile kalınca bir ciltten 1963 yılının Hayat Mecmuası sayfalarını karıştırmış, benim kütüphanemden kendisine götürdüğüm Daniel John Bendit'in “Biz Devrimi çok sevmiştik” kitabı üzerine konuşmuştuk.

Şimdi düşünüyorum da, 10 yıldır bir araya geldiğimizde biz hep kültür, sanat, tarih, edebiyat ve yemek kültürü konuşuyoruz. Mesela şimdiden, Dokuma Park'ta açılacak yazlık sinemada yeşilçam filmi izleme hayali kuruyorum.

Hakan Tütüncü durumu şu cümle ile açıklıyor: “Sana yol yapacağım, asfalt dökeceğim desem, zaten görevin diyeceksin.” Evet, aynen öyle.

Mehmet Bayrak ile Minicty'e giremedik. Tadilat varmış. Rivayete göre ziyaretçiler tüm uyarılara rağmen çocuklarını maket eserlerin üzerine çıkarıyormuş ve tahrip oluyormuş.

Alana girmeden fotoğraf ta çekemedik. “İzin” gerekiyormuş. Ertesi gün fotoğraf makinemi de alıp gittim. Epey turaladım, farklı açılardan çalıştım filan. Hamit Bey adlı görevli güvenlikçiyi yollamış. Çıktım. Devam etsem başka ne çıkardı bilmiyorum. Sorun yok. Pireye kızıp yorgan yakmayız.

Siz de bırakın dedikodu okumayı da dolaşın fotoğraflarla.