Bölüm adı: ORTAYA KARIŞIK

Malumunuz Eylül ayını ortaladık. Ekim ayının son haftası Allah’ı geçtik “Korona izin verirse” yeniden Antalya Sahaf Festivali’nde buluşacağız. Korona ile mücadele dururken bizimle mücadele eden, ufak hesaplarla yolumuzu kesmeye çalışanlara inat çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Antalya Fotoğrafçılar, Kırtasiyeciler ve Kitapçılar Odası Başkanı Mehmet Bayrak’ın önerisi ile çıktığımız yolda 1. Yılda temiz bir i,ş çıkartmıştık. Şimdi 2. Kez bu muhteşem etkinlik için hazırlıktayız.

Yıl boyu Antalya sahafı ile iletişimi hiç kesmedik. Salgın günlerinde bile umutla festival için hazırlandık. Son olarak, geçtiğimiz günlerde İstanbul Beylikdüzü’ndeki Sahaf Festivali’ne gidip gözlem yaptık.

Neydi görmek istediğimiz?

Koroma günlerinde belediye ne gibi önlemler almış, esnaf hem kendini hem vatandaşı korumak için ne yapıyor, vatandaşın, hem de Beylikdüzü gibi eğitim ve yaşam çıtası yüksek bir yerde bu tür etkinliklere nasıl yaklaşıyordu?

Bu tarafında işlem tamam. Ben sizi İstanbul’da küçük bir gezintiye çıkarmak istiyorum. Giden var, gidemeyen var, özleyen var, bilmeyen var. Bu sayfada İstanbul Karması ile başbaşa bırakacağız sizi. Bir de şiir bırakalım şuraya taaa! 1988 yılından kalma. Yazan mı? Bizzat ben efendim.

 

Şunu kabul et İstanbul’um…

 

Bu nasıl sevgi bilemiyorum

Sempati duyuyorum, “sevdim” diyemiyorum.

Gitmek için can atıyorum,

“Döneceğim” diyerek kendime söz veriyorum.

 

O kadar seninle oldum kaderimin zorbası,

Ayrı bir sihir kokar her sokak başı.

Aydınlığı başka güzel, bir başka karanlığı.

Hani ne yalan söyleyelim

Çok şey buldum sende değişik,

Gerekiyor bur’da kişiye mutlak birçok kişilik. 

 Eyüp’te gördüm seni,

 Galata Köprüsü’nden gördüm,

 Denizini gördüm Kilyos’u, Florya’sı,   Sarayburnu, Adalar’ı.

 Yaşamını gördüm Üsküdar, Kadıköy,   Emirgan.

  Fatih, Taksim, Beşiktaş’ı gezerken   yaşadım ecdadımın hatırasını.

 Sevmesem de sardın benim kanımı.

  Boğaz’ın mavisini gördüm,  Çamlıca’nın     yeşilini.

 Nöbette seyrettim Süleymaniye’nin Haliç’e   düşen aksini.

 Şarap içtim Tepebaşı’nda; karşımda     Fatih,  aşağısı Kasımpaşa.

 Işıkları seyrettim serin yaz geceleri   Kalamış boylarında.

İstinyede rıhtımdaydım,

Tarabya’da seyrederken Boğaz’ı,  tatlı bir düşe daldım.

Büyükdere’de midye tava-bira ile zevke vardım.

Beyazıt, Sultanahmet, Yerebatan’da,

Tarih koktu buram buram burnuma,

Karanlık ve dar Beyoğlu sokaklarında.

Birgün Dolmabahçe’deydim, bir gün Yıldız Parkı’nda,

Alıştırdı zaman beni olamadım farkında.

Yenicami, Kapalıçarşı, Sirkeci, Aksaray, Laleli,

Nerede arasam buldum medeniyeti,

Anlayamadım bu nasıl sevgi.

Yeditepe’nde olsa da tam yedi bin güzellik,

Şunu kabul et İstanbul’um her şeyin göstermelik

 

18.4.88