Uzayda “balık avlar” gibi…

 

“… yenik düşüyor her şey zamana

biz büyüdük ve kirlendi dünya

 

telli telli telli şu telli turna

ne kalmış muradı göklerden başka

ne kalır yarına bizden sonraya

her şey binip gitmiş uçurtmalara…”

 

Hatırladınız mı?  Evet, Yeni Türkü’nün “1990’larda ortalığı kasıp kavuran “Yeşilmişik” albümünden.

Neden gittik 30 yıl geriye?

Euronews bir “haber dosyası” toparlamış. Uzaydaki çöp sorununu ele almış. Birileri “benim borazanım ol” diyene kadar bunları Türkçe yayınla da izleyebiliyorduk ya, neyse..

Metni biraz kısaltıp durumun vahametinden sizi haberdar edelim. Önlemek için ne yapabiliriz bilmiyorum. Ama evde bi’şeyler yapabiliriz, konteynere ne varsa boca etmemeyi, evde ayrıştırmayı deneyebiliriz. Okuyalım mı?

Uzayda tahminlere göre 8 bin ton atık bulunuyor. Bunlardan boyları 10 santimetre üzerinde olan 29 bin nesne takip edilebiliyor. Daha küçük boylarda olan milyonlarca nesneyse takip edilemiyor. Bu sebeple çarpışmalar oluyor ve her parça atık, bir risk teşkil ediyor.

Her sene 200’e yakın uzay atıkları uzmanı, Avrupa Uzay Ajansı’nın Hollanda’daki merkezinde uzayı nasıl temizleyebileceklerini konuşmak için toplanıyor. Aralarında uydu ve roket şirketleriyle, uzay ajansları temsilcileri de var. Herkes yapılması gereken konusunda hemfikir. (Sahi Türkiye adına Reis henüz davet edilmediyse bu işe el atılmalı bence.)

Çözüm; “Uzay atıkları problemi iki şekilde çözülmeli. Öncelikle daha fazla atık oluşturmaya son vermeliyiz. İkinci olarak da var olan çöplerden, yani atıklardan, kurtulmalıyız.”

 

Atıklarla başa çıkmak

Avrupa’da mühendisler ‘E-Deorbit’ şeklinde adlandırdıkları bir proje hazırladı. Bu projeyle, kontrolden çıkmış bir uydunun yeniden yakalanıp herhangi bir zarara sebep olmasının engellenmesi hedefleniyor.

Ne mi yapıyorlar.  “Dans edermişçesine, tek bir nesne gibi ama birbirine dokunmadan hareket ettiğimizden emin olduğumuzda, robot kolu kullanarak nesneyi tutuyoruz. İlkini tuttuğumuzdan emin olduğumuzda, ikinci bir kolla da tutarak, hedef nesneyi el yordamıyla yönlendirebiliyoruz. Bu şekilde dünyaya düşürüp, atmosfere girişte veya Pasifik Okyanusu’nun güneyinde atığı yok edebiliyoruz.” “Atmosfere girişte” derken anlamadım. Pasifik Okyanusu “Uzay Çöpleri Merkezi” mi olmuş, onu da anlamadım.

 

Balık yakalarmış gibi atık yakalamak

‘E-Deorbit’ projesinde kullanılan ikinci bir yöntemse, uzayda fırlatılacak ağlarla büyük nesneleri yakalayabilmek.

Milano Politeknik Üniversitesi’nde Profesör Michele Lavagna, anlatıyor: “Yapmaya çalıştığımız, balıkçıların denizde yaptığını taklit etmek. Dengesiz ve belirsiz biçimde hareket eden uzay atıkları ve uydulardan uzakta durabilmek için büyük bir ağ kullanacağız. Uzaktan bu şekilde attığımız ağı, uydunun etrafına sarmaya çalışacağız.”

“Ardından, bu dengesiz ve belirsiz hareket eden uyduların hareketleri sayesinde, ağ, nesneyi sarmalayıp, onu uzayda istediğimiz yere götürmemizi sağlayacak. Aynı denizdeki balıklara yaptığımız gibi.”

‘E-Deorbit’ projesi henüz hayata geçirilmek için gerekli olan finansmana sahip değil. Bu sebeple milyonlarca Euro’luk uzay aletleri halen atıklarla çarpışma riski taşıyor.

Ben; yıldız kaydığında romantizme akma alışkanlığımı, artık bu kayanların yıldızdan ziyade uzaya fırlattığımız nesneler olduğunu öğrendiğimde terk ettim…