Yıl 1981. Henüz 15 yaşındayım. Serik'te ikamet ediyoruz. MFÖ henüz patlamamış. “Tornistan” şarkılar dolanıyor TRT'nin bol yasaklı günlerinde. Nilüfer, Ajda Pekkan filan. Ama benim favorim hep Barış Manço. Mahalle arkadaşlarıma rağmen hem de.

“Come hear sehrazat

Were going way

Forget tomorrow

Enjoy today

Take a magic journey

Were the pan pipes play” diyen şarkı işte o yıl “Değmesin yağlı boya” adlı kasette geldi önüme. O zamanlar plaktan kasete terfi etmişiz. Evimizde teyp yok ama ben Barış Manço kasetlerini mutlaka alıyorum. Zülfü Livaneli ve daha sonraki MFÖ kasetleri gibi.

“Come hear sehrazat” ben bu cümleyi yıllarca “Tam bir şehrazat” olarak dinlemişim iyi mi? Özüm boşuna demiyor “Baba sende müzik kulağı hiç yok” diye.

TRT 3 ile tanışmamda aynı döneme rastlar. Hulusi Tunca yönetimindeki Hey Dergisi sayesinde. Bu aynı zamanda benim “Bayrak Radyosu”ndan da kurtuluşumdur.

O TRT 3'te bir gün Şehrazat Senfonik Suiti'ni dinledim. Bayıldım. Barış Abi'nin de kulağımıza aşina etmesiyle çok ama çok sevdim.

Yıllarca Mozart'ın “Eine  kleine Nachtmusik” adlı eseri ve Korsakof'un “Şehrazat”ı benim başucu müziğim oldu. Özüm anne karnında dinledi günler geceler boyu. Halen telefonumda kaydı var, geceleri başumda çalar.  Biliyorum. Sen Bergüzar Korel ve Halit Ergenç'e gittin. E.. aldık kabul ettik. Kaç paraydı o?

Ama önceki gece bambaşka bir şehrazat vardı karşımda.

Cumartesi gün Gaye Abla (Doğanoğlu) yazdı. “Pazartesi kahveye gel sohbet edelim.”

Pazartesi sabah AKM'deyim.  Yanında misafiri var. Zarif bir bayan. Opera Bale'nin müdiresi ve Sanat Yönetmeni Sibel Kızılateş'miş. Daha tanışma faslı bitmeden “Nizam Şehrazat başladı, kaçırmaman lazım” dedi Gaye abla.

Antalya Devlet Opera ve Balesi'nin “Şehrazat Balesi”ni sahneye koyduğunu gazeteden okumuşum. Sibel Hanım da “Yarın akşam var, bekleriz” dedi.

Ve ben o muhteşem görsel keyf ile iliklerime kadar Şehrazat doldururken, “Hiç mi aklına gelmedi youtube arşivinde video aramak yav?” diye kendime sormadan edemedim.

Hınca hınç dolmuş salon. Sağımda solumda yabancı uyruklu izleyiciler. Nerden mi anladım? Yok... Gösteri devam ederken yorum muhabbetine girmedik. Arkalardaki “Bizimkiler” her boşlukta, her güzel harekette alkışlarken onlar da benim gibi gösterinin sonunu bekledi alkışlamak için.

Şimdi burada bitiriyoruz.

Sibel Hanım’a kahve içmeye gidip Şehrazat ve diğerlerini konuşacağız.  Yine yazacağız.

Siz mi? Yazı bitti, kapatın ekranı, DOB sayfasından hemen biletinizi alın bence.