Malum
bir seçim daha geçti. 2002 yılından beri “kaybetmeyen” iktidar, tehlikeyi
gördü, İstanbul üzerinden ülkeye korku vermeye çalıştı. Hukukçu değilim, dosyalar,
gerekçeler elime geçmedi ama “farkında” olan bir vatandaş olarak üzülüyorum.
Öncelikle
hatırlayalım, iktidarın kaybettiği ilk seçim bu değildi. Daha evvel de çok
güzel bir seçim yapılmış, hakkettiği halde CHP'ye hükümet kurma yetkisi
verilmemiş, süreye oynanmış, seçim tekrarlanmıştı. Hatırladın değil mi? Devam o
zaman.Sonuçta sen de biliyorsun ben de..
İktidar
“farkında değildi” diyemezsiniz, “sığlık” olur.
Eğer
farkında olmasa “kağıt üzerinde” görev süresini azaltacak bir erken seçim
yapılmaz, milliyetçi çevre ile “kuzu sarması” olunmazdı.
Aklı
başında herkes; “tek adam” yönetiminin, bizim gibi bir ülkede yaratacağı
sıkıntının farkındaydı. Uyarmaya çalıştığımız kardeşlerimizin ortaya koydukları
gerekçeler “sığ” ve “sahibinin sesi” olmaktan öteye gidemedi.
Ben
olaylara da, partilere de ”kişi” üzerinden bakamam. Demem o ki; bugünkü
koşullarda ülkeyi kim, hangi siyasi görüş yönetirse yönetsin bir taraf “sıkıntı” çekecektir.
O
kesim de hangi kesim diyeyim mi? Yine bizim gibi bir dönem “endişeli modern” denen,
tek derdi “huzur, barış, refah, sürdürülebilir çevre; yani Yaşam Kalitesi” olan
kitle olacaktır.
Bugünlerde
yurdun, hatta dünyanın dört bir yanından iptal edilen İstanbul seçimine tepki
var. Ben de dahil, İmamoğlu için nesnel bişey yapamam, ama yaşadıklarımdan
biriktirdiklerim var. Ortada bir haksızlık var.
Bir
kez daha okuyorum “Sandık gözlemcisinin uzun günü” adlı kitabı.
Italo
Calvino tee 1953 seçimlerinde İtalya'da yükselen komünizm hareketi karşısında Hristiyan Demokrat'ların halkı neyle korkuttuğunu, kimlere, hangi koşullarda
oy kullandırıldığını anlatıyor.
Ve
bir tespit daha, “Seçim günü yağmur yağarsa apolitik, yaşlı, hasta kitle
sandığa gitmez.”
Biz
de bu seçimde “tatile gitme sandığa git” salvolarına muhatabız.
Demek
ki hala “tesettür otel”ler, “kaplıca”lar yani muhafazakar kesimin tercih ettiği
turizm hareketi sonucu etkilemiyor, Ya da; “söz konusu kitle zaten bilinçli”
öyle mi?
İktidara
bakın, hedef kitlesi “sandığa gitmeyenler” neyse.
“Görelim
mevlam neyler” demiş asırlar önce İbrahim Hakkı Erzurumi. Ama biz “demokrasiye
olan inancımızı onaracak sonuç bekliyoruz. Ana Muhalefet liderine
“Dokunulmazlığına mı sarılıyorsun” diyen, muhalefetten yana tavır alanlara
“herkes haddini bilecek” diyen dil beni temsil etmiyor.