Sosyal Medya denince aklınıza ne geliyor. “Siyasi”
bulduğunuz Twitter mı, aslında “fotoğraf” için oluşturulup suyu çıkarılan
İnstagram mı, nedenini bilmediğim bir şekilde “banal” bulunan Facebook mu,
saçmalığın tavan yaptığı Tik Tok mu? Biliyorum daha bi sürü var.
İnternet önemlidir, değerlidir. Beklentinizle birlikte yürür. Örneğin ben video izlemeyi sevmem. Sinema filmi de. En son sinemaya ne zaman gittiğimi hatırlamam.
Bu ülkede bir de “Ekşi Sözlük” gerçeği var.
Hani bi ara yönetenlerimiz wikipedia’yı yasakladığında önümüze konan ama “bilgi” konusunda sıkıntı yaşadığımız mecra.
Nedendir bilmem, son günlerde Twitter üzerinden “Ekşi Sözlük” paylaşımları düşmeye başladı ekranıma. Hem de 2015 yılından kalma.
Bunlardan biri de #pazarkahvaltısı idi. Şöyle bir göz attım ki, ailece oturulan sofralar benim için önemlidir.
(Bu arada yazım şekillerine fazla dokunmadım.)
- Babanın evde olmasından mütevellit gezdirilme beklentisi içine giren annenin bu görüşe muhalif baba tarafından azarlandığı ve tartışmaların vuku bulduğu ve yine akabinde kapının küfürler eşliğine kıraathaneye doğru yola çıkmış baba tarafından çarpıldığı ardından annenin sinir krizi geçirdiği lanet edilesi kahvaltı.
- Her pazar 8’de babamın hepimizi ayağa diktiği ve bin bir muziplik ettiği bir ritüel. Yalnız kahvaltıdan sonra kafayı vurup western karşısında uyuklar. Öylesi de güzel
- Herkes uyurken babaanne tarafından hazırlanan,
öncesinde ev halkını tek tek uyandırma görevi zevkle yerine getirilen, sobada
kızarmış ekmeklerin kokusuyla beyaz peynir, çay, kızarmış patates tadının 25
yıldır hiçbir yerde bulunamadığı, karşılığında ne verilirse verilsin artık bir
daha yapılamayacak kahvaltı.
ne babaanne kaldı, ne uyandıracak ev halkı tam kadro, ne üstünde ekmek kızartacak
bir soba var, ne peynirde tat, ne öyle güzel kızartılan ve demlenen patatesle
çay...
- Hafta içi okul yüzünden yapılamadığı için pazar günü
acısı çıkartılan, annenin evde ne varsa sofraya koyduğu, kızarmış ekmek,
patates kızartması, menemen, sucuklu yumurtayla donatılan kahvaltılardır. Sabah
uyanıp, anneyle babanın odasına dalıp, anneyi kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa
yollayarak babaya biraz şımardıktan sonra yapılan kahvaltılardır. bazen babanın
sırf pazar diye, annenizin yaptığı katı yumurtalardan sizi kurtarıp, sizin
istediğiniz gibi pişirmek üzere mutfağa girmesiyle şenlenen kahvaltılardır. yaş
ilerledikçe, cumartesi gecesi evde olmasan bile pazar sabahı koşa koşa eve
gittiğin kahvaltılardır.
Bir gün baba artık aranızda olmasa bile, nasıl alıştıysan, hala devam
ettirdiğin kahvaltılardır.
- Cep telefonlarının sofranın baş aksesuarları olmadığı yıllarda gerçekleşmiş; kasetten dinlenen şarkılar, Kral Tv'den izlenen müzik klipleri ya da radyo nağmelerine sofra başında neşeli sohbetlerin ve şıngır şıngır karıştırılan şekerli çayların eşlik ettiği, gazetelerin meşhur pazar ekleriyle süslenmiş kahvaltılardır. Doğallık.
- Benim şahsen 70'li yıllardan bu yana aralıksız devam
ettiğim tek aktivitedir pazar kahvaltısı.
o zamandan bu yana boyum, kilom, saç modelim?, oturduğum evler, yaşadığım
kentler, medeni hal'im, birinin çocuğu olmaktan başka birinin babasına
dönüşmem, okuduğum gazete, politik görüşlerim, ekonomik ve ekolojik görüşlerim
gibi hemen her şeyim değişti ama hayatımda planck sabiti gibi duran pazar
kahvaltısı alışkanlığı değişmedi.
Sahi sizde ne ifade ediyor Pazar kahvaltısı?