#nevarsamanavgattavar
#manavgatıntadıvar
Büyüklerimiz, “Kaderde ne varsa kaşıkta o çıkar” demiş. İyi
de kırmızı sulu et yemeği değil ki bu. Biraz çaba da gerekiyor. Bu sayfada
Manavgat’ın sultan sorasını süsleyen altın susamının tarladan tahine
yolculuğunu yazacaktık olmadı. “Olsun” dedik. “Susam yoksa tropikal meyvelerin
öyküsünü yazarız” dedik. Sonuçta neydi #nevarsamanavgattavar bir de
#manavgatıntadıvar değil mi?
Masalcının eserikliğini bilen bilir. Geceyarısı aklıma
düştü, sabahın köründe düştüm Manavgat yoluna. Henüz sahlep mevsimi gelmedi ama
ırmak kenarında bi simit- çay yapılabilirdi. Bacım, Manavgat Belediyesi basın
emekçisi Nalan Yunusoğlu’nun “sonbahar romantizmini yaşamak isteyenler,
yaprakları süpürmüyoruz, çıkın çıkın gelin” dediği “hazan yolu’ndayım. Dilimde
“Eylül’de gel”, aylardan Kasım. Kahvaltı güme gitti, kendisi diyetteymiş ama grisini
iyiydi.
Ahmet Boztaş başkanla buluşmadan önce Mustafa Taş kardeşim
beni Küçük Şelale’ye götürdü. Yörüklük zor zanaat. Irmak kenarında balık-rakı
yerine saç kavurmayı tercih ettik. Çünkü güneş henüz rakı burcuna girmemişti.
MATSO binasında bir kahve molasından sonra benim köyüme,
Yavrudoğan’a gitmek üzere yola çıktık. Sahi en son ne zaman gitmiştim ben o
köye. 6 yıl olmuş mudur?
Bizim köyün zeytini kaliteydi, Zeyve Zeytini diye adıyla
satılırdı ama o günler geride kaldı. Zeytinler rekolte için Gemlik fidanları
ile değişti. Ben şimdi merak ediyorum toprak ve iklim özelliğinin meyveye
yansıması mantığından yola çıkarak; Gemlikler ne zaman Zeyve Zeytini kıvamına
ulaşacak?
Sonra çimdik atıyorum kendime. De ki 30 yıl. Eee! O lezzeti
bilen kuşağın kaç yıl ömrü kaldı ki? Hatta asıl soru şudur, 40 yıl önceki iklim
ile 30 yıl sonraki iklim aynı mı olacaktır?
Biz yola zeytin bahçesi değil, Pitaya serasını görmek için
çıktık. Evet benim köyümde. Benim gibi fakirlerin 2018 yılı 30 Ağustos Saray
Resepsiyonu’nda ikram edilen “Ejder
Meyveli Smoothie” haberleri ile tanıştığı “Ejder Meyvesi” veya orijinal adı ile
“Pitaya” ile. Bu arada birden artan popülaritesini neye bağlayacağımı şaşırdım.
Bence “siyasi” ayak, “Reis yiyorsa bi bildiği var” dedi. Otta çöpte “iktidar”
arayan yurdum erkeğine “Ejder” adı gücü çağrıştırdı. Ne bilem oldu işte. Bu
arada, serada farkettim, meyvenin dalı, ejderha boynu betimlemesi gibiydi. Olur
mu, oluuurrr…
Üreticimiz, taze hemşehrimiz Hayati Hürmeydan beye sormayı
unuttum, kim bilir? Belki de burada yetişen ilk ürün gitmiştir saraya. Hayati Bey
meyvenin tüm çeşitlerini dikmiş seraya. Farklı aromaları var. İpucunu Ahmet Başkan
verdi. İç piyasa daha tatlı olan türü beğeniyormuş. Biraz daha ekşimsi olan dış
piyasada revaçta. Tıpkı "dışarda" sert kahve içilirken bizde “sade”
diye 3’ü 1 arada içilmesi gibi.
Göreve geldiğinde ilçenin yerel değerlerini öne çıkaran
projeler üreten MATSO Başkanı Ahmet Boztaş, Ejder meyvesinin 8 farklı türde
100'den fazla ürünle dünya çapında, hem görüntüsüyle hem de besin içeriği
açısından gittikçe popülerliğini arttırdığına dikkati çekerken Türkiye
üretiminin en büyük avantajının uluslararası pazarlara yakınlığı olduğunu
söyledi.
Detayları haberimizde okursunuz. Fotoğraflara yer kalmadı.
Hayati Bey bana 1 saksıda Ejder Meyvesi hediye etti.
Koşulları oluşturursam salonumun köşesinde olabilirmiş.
Evet, Manavgatlıyım. Evet, ne varsa Manavgat’ta var. Hatta
bunun altını şöyle doldurup çerağları uyandıralım mı? Manavgat, Antalya
ilçeleri arasında; kendine yeterliliği ile “İl” olmayı ilk sırada hakeden
ilçedir ama kendini Antalya’dan ötekileştirmez.