Masalcı çalışma hayatına ilkokul 3. Sınıfın yaz aylarında terzi çıraklığı ile başladı. Daha sonra Kaportacılık deneyimi oldu. Ardından Gazetecilik. 1994 yılında evlendi, 2 tane pırıl pırıl evlat büyüttü. 27 yıldır aynı keyifle, aynı sofraya oturabildiği bir ailesi var.


Bu açıklamayı niye yaptık. Diyeceğimiz o ki; masalcıya ekonomi dersi vermeyin. Asgarinin çok da üstüne çıkmayan bütçe ile bunları yapan kaç babayiğit var çevrenizde. Övünmüyoruz, “baba” olarak görevimizdi. Özüm ilkokula başladığında -ki Antalya’nın en iyi devlet okulu olduğu söylenen Gazi Mustafa Kemal’di-, 30 kişilik sınıfta bilgisayarı olan tek öğrenciydi. 2005 yılında, çevresinde cep telefonu olan tek çocuktu. 2005 yılı 31 Mayıs 10. Doğum gününde babası ona 0531 ile başlayan bir hat almıştı.


Sadede gelelim. Malum ülkenin muktedirleri, nereye gittiğini anlayamadığımız, neden ödendiğini bilmediğimiz bedellerin karşılığında bize yolları, köprüleri, limanları hatta binaları gösteriyorlar ya… Yukarda örneklediğimiz gerekçelerle “yemiyoruz” bu ayakları beyim.

    Geçenlerde Demre’ye gittik. Aile dostumuz Hatice-Kadir Şahin çifti turizme adım atmış, destek olalım dedik. Evet… Karabibik Bungalov, bu sayfada işlemiştik ekolojik-alternatif turizm örneği diye.


Kadir’den beni Taşdibi’ne götürmesini istedim. Denize girmek deyince aklıma gelen ender yerlerdendir. Yok, mevsim gereği denize girmedik. Oradan da Sülüklü’ye geçtik. 1993 yılında “Sahiller vatandaşa kapanmasın” diye eylem yaptığımız sahile.


Artık orada bir otel olduğunu, sahilin “şimdilik” vatandaşa kapanmadığını gördük. Kadir arabayı tepenin ardına sürdü, ben tepetakla. Unutmuşum bu tepenin ardına liman yapıldığını.


Görüntüye bakınca burayı unutanın tek ben olmadığımı fark ettim. Yapanlar da unutmuş zahir. Çünkü dolgu yapılmış, beton dökülmüş. Hepsi bu. Demek ki müteahhit arkadaşa para lazımmış.


Kim olduğu önemli mi?


Bu arada Ankara’ya giderken Polatlı’yı geçin, orda üstünde dağ filan olmayan bir tünel var. Biliyorum, üstünden yol geçecek de kaç yıl oldu bilmiyorum öyle duruyor. Bitmedi, yaklaşık 3 yıl önce oradan geçerken görmüştüm. Tünelin ışıkları takılıyordu.


Hatta bizim Çevre Yolu’ndaki üst geçit merdivenlerine bakın, otoban gibi. O geçidin maliyetini en masum haliyle %20 arttırmadıysa sustum.


Limana dönelim mi?


İnternette hem görsel hem bilgi aradım. Sadece Yat Limanı’nın tamamlandığı, yanına da kruvaziyer limanı yapılacağı bilgisine ulaşabildim.


Sayfada kendini belli edecek, iktidarın çılgın tasarım projelerinden biri de buraya düşünülmüş. “Hayaller Paris Hilton, Kamyon çeker 5 ton” diyen kamyon yazısı gibi.


Demre Belediye Başkanı Okan Kocakaya’yı aradım. “Geçtiğimiz günlerde milletvekilimiz Atay Uslu ile konuştuk. Kendisi yeni yat limanının yap-işlet-devret usulü verileceğini söyledi. Malum salgın sürecinde yatırımcı bulmak zor olabilir. Biz de bekliyoruz” dedi özetle.


Deniz Ticaret Odası Başkanımız Ahmet Çetin. Kendisi Demreli. 28 yıldır komşu kapısı yaptığım Demre’de tanımadığım birkaç “sosyal” figürden biriymiş. “Ne olacak bu Sülüklü Yat Limanı?” dedim.


Bakanlığın 2021 bütçesinde var. Yıl sonuna kadar yap-işlet-devret usulü kiralanacak. İnşallah bu ihaleyle birlikte bölge canlanacak” dedi kısaca ve hafta içi gel, sürecin detaylarını anlatayım” diye de ekledi. Anlaştık.


Yaklaşık 4 yıl önce tamamlanan liman bekliyor. Rant beklentimiz olduğundan değil, güzel yurdumun paraları ile yapılan bir iş var ortada. İnşallah bir an önce çalışmaya başlar da harcanan paralar yerini bulur.


Bu arada limanın hemen arkasındaki otelin de sevgili Hasan Akıncıoğlu abimize ait olduğunu öğrenmiş olduk. Sahi kendisi Antalya’daki hissesini sattı. Bildiğim kadarıyla Marmaris’te yat limanı işletiyor. Burayı işletmeyi düşünmez mi acaba, teklif edildi mi?


Bekliyoruz...