Songül Başkaya, “Turizm Bakanlığı kapatılıyor"
haberleri üzerine kaleme aldığı yazıda Bakan Kurtulmuş’un sessizliğine dikkat
çekmişti. Yazı yayınlandığı günün akşamında Bakan Kurtulmuş İstanbul’da
konuştu.
Mevzuu turizm veya bakanlığın kapanması değildi. Hoş bir de
Başbakan var. Kendini sıfırlayacak seçim sistemi için bağıra çağıra oy isteyen,
bakan ne ki?
Son günlerde “Ben iktisat eğitimi aldım. Bilirim” diyen Bay
Başkan gibi başlamış cümleye Kurtulmuş: “Ekonomiyi de iyi kötü bilen birisi
olarak söylüyorum, Türkiye ekonomisinin endişe edilecek hiçbir tarafı yoktur.
Ekonomimiz sağlamdır. Bu operasyonlardan hiçbir şekilde etkilenmeyin, yolunuza
devam edin. Milleti de köşeye sıkıştırmak isteyen bazı karanlık odakların
manipülasyonları var. Kur krizi falan yok.”
Bu arada turizmin başkenti Antalya’da herkes “Turizm” ayağı
ile cebelleşirken ben “Kültür” tarafına takıldım oysa. Turisti bize getiren ya
da getirecek olan unsur deniz kum güneş değil, kültür ayağıdır. Kapadokya ve
Efes’in hiç önemini kaybetmemesi, o insanların buralarda kültürünü
bulduğundandır.
Ben Antalyalıyım,
başkaları gibi “sonradan” değil. Manavgat doğumluyum. Çocukluğum, o dönemin
sayılı turizm merkezlerinden Side’nin yanıbaşında geçti. Turizmin 40 yılını
bilirim, zaten 33 yıllık gazeteciyim. Herkesin kendi modeli var, güç kimdeyse
model o’dur.
Tıpkı Çanakkale’de 3 çeşit rehber olduğu gibi. 1. Atatürkçü
rehber. 2. Resmi rehber. 3. Hurafe rehberi. Herkesin Çanakkale Zaferi kendine.
Gidip Anzaklar’dan dinleyesim geliyor yani.
Neyse turizme dönelim.
Hep şikayet ediyoruz. “Turizm politikamız yok” diyoruz.
Sürekli Bakan değişikliğinden dem vuruyoruz. Hala Mayıs ayında “sezon açılışı”
yapıp “12 ay turizm” söylemlerini balonlaştırdığımızı konuşuyoruz.
Geçmişte “Turizm” ve “Kültür” bakanlıklarını kim birleştirdi
bilmiyorum ama çok isabetli. AKP’nin ilk Turizm Bakanı Erkan Mumcu için “Turizmi
yok saydı, sadece ‘Kültür’ ile ilgilendi” denir.
“Uyuyan güzel” döneminden sonra göreve gelen Ertuğrul Günay
da aslında “kültür” boyutuna önem vermiştir.
Kendisin döneminde, “tarih” üzerinden kültüre büyük önem
verildiğini, yapılan kazı çalışmaları ile hem geçmişle kültür köprüsü kuruluphem
de bunlar için turist çekilmesi hedefi bu birlikteliğin en güzel tarafıydı.
Peki ne yapacağız?
Bu memleketin acilen “Cumhuriyet Ayarları”na geri dönmesi
gerekiyor. 2015 yazında “Sen tek başına şımardın, yanına ortak verelim” diyen
vatandaş takdiri yok sayıldı, seçim yenilendi. Uyarı dikkate alınmadı,
değerlerle şımarık çocuk edasıyla oynamaya devam edildi.
Bu arada kapılarımızdan giren, ülkemizde asgari ücret
altında çalışmak için gelenler de “turist” sayıldı.
Hadi o zaman. Bugün kendin, yarın çocukların, torunların
için memleketine bir iyilik yap. Sandığa git. Gene de takdir senin. Belki benim
göremediğim, senin bildiğin bişey vardır.