Dün gibi… Ama 33 yıl geçmiş. Fotoğraf albümümü askerdeki komutanım yakmamış olsa size o zamandan fotoğraflarda gösterirdim ama biz bugüne bakalım. Mevsimin en soğuk günlerine rast geldi yolumuzun düşmesi. Yok, “eski, bir dostu görmüş gibi” filan değil. Bildiğin hüzün.

“Kamelya”, sözlük anlamı “Çardak” tır. Ama bizim o tarafta, yani Manavgat’ın batı yakasında “Kamelya” dediğinizde akla devasa bir tatil merkezi gelir. Çolaklı bölgesindeki 3 tatil köyü, üç oteli barındıran kompleks.



BİZİM AİLE İÇİN “ÖLÜM”DÜR.

Benim aileme gelince, biraz hüznü hatırlatır. 1985 yılında, inşaatı devam ederken, beton makinesini temizlemekle görevli amcam orada ömrünü bırakmıştır. Olay basit bir iş kazası olarak görülse de, gerekli karar mahkemelerden çıksa da hep bir soru işareti bırakmıştır kafalarda. O yüzdendir ki; hüzündür bende Kamelya.

Zaman ne çabuk geçiyor. Bundan 8 yıl kadar önceydi. Bir AVM, alışveriş yapanlara “günübirlik tatil” hediye ediyordu. Evet siz de anladınız benim gibi. Ama bu kez termal otel değil, Kamelya’ya davet edilmiştik. Kapıda karşılandık, bir salona alındık. “Boşuna uğraşmayın, ne devre mülk almaya niyetim, ne de buna yetecek param var. Ben vaad ettiğiniz günübirlik tatilimi yapmaya geldim” dedim. Biraz zor oldu ama oldu. Çocuklarla havuzda eğlendik. Çıkışta Çolaklı’daki halalarımızdan birine uğradık.

Ama o da ne… Ortalık bir matem havası. Diğer halamın kocası Asım Enişte’nin ölüm haberi gelmiş az önce. Toplanıp Manavgat’a hastaneye gittik. Yapacak bir şey yokmuş. Şimdi çocuklara Kamelya’yı hatırlatmak için “Günübirlik tatile gitmiştik te, çıkışta eniştem ölmüştü ya” diyorum. 30 yıl önce de aile büyüklerine “Amcamın öldüğü yer” diye tarif ederdim.

ÖMÜR GEÇMİŞ…

Dün gibi… Ama 33 yıl geçmiş. Fotoğraf albümümü askerdeki komutanım yakmamış olsa size o zamandan fotoğraflarda gösterirdim ama biz bugüne bakalım. Mevsimin en soğuk günlerine rast geldi yolumuzun düşmesi.

Yok, “eski, bir dostu görmüş gibi” filan değil. Bildiğin hüzün. Evet, tesis büyük oranda kapalı ve tadilatta. Ortalıkta bi boşluk hakim. Eee! Mevsim kış. Hatta bildiğin boran. Doğaldır bu kadar hüzünlü olması. Ama bakın, Toroslar’daki yayılış alanına gidip göremediğim Şakayık burada dilber dudağı rengiyle selamladı bani. Dalgalar coştu ilk gençlik günlerimdeki ben gibi…

O günlerden fotoğraf yok ama, tam da böyle coştuğu bir gün bakın nasıl not düşmüşüz tarihe..

 Deniz kustu köpük köpük
Bugün denizi dinledim

Korkunç kurşuniydi deniz

Hırçındı

Köpürüyor, üstüme üstüme geliyordu

Kusuyordu, sövüyordu durmadan

Beni istiyor, beni soruyordu benden

Başım eğik, ellerim şakağımda

Dinledim denizi suçlu bir çocuk gibi

Beyaz köpüklü azgın dalgalarla

Gelip dikildi karşımda mazim

Önce ellerini yakamda buldum

Öfkeli gözler hesap sordu gözlerimden

Haber soruyordu

O saf, tertemiz Nizamettin’den

Nafile aradım iki yanımı

Hırpaladı mazim aciz beni

Hem üstümdekileri aldı, hem beynimi

Görünce sudan çıkmış kök gibi bedenimi

Anladım yılların nelerle gittiğini

 

16.11. 88