Diyeceğim o ki; Virüs tehlikesi bitmedi, devam ediyor. Ee hayatta devam ediyor. Mesafeye dikkat edin, temizliğe dikkat edin, maskeyi önemseyin. N’olur hayatı değil, virüsü teğet geçin.

 

Arkama bakmayı sevmem ama aldığım kararlarda. Geriye dönmeyi sevmem çıktığım yollarda. Ama… Söz konusu fotoğrafsa, söz konusu bilgiyi güncellemekse dönerim geriye.. Örneğin bir ormanda, bir parkta, hatta bir köyde kadraja kilitlenmiş yürürken arkama bakmayı ihmal etmem. İnanın bir çok güzel fotoğrafı bu “dönüş”lerde kaydetmişimdir.

Bugün bu fotoğraflardan bir sayfa hazırlamadık size. Zamana bakarken heybemizde kalanlardan yola çıkıp bi nevi “Salgın Günleri Almanağı” oluşturduk. Malumunuz bahar mevsiminin ardından yazı, ardından yarısını bulduğumuz sonbaharı da Korona etkisi altında geçirdik.

Şimdi inanmayacaksınız ama; ben kendi hayatımı ve çevremdekileri elimden geldiğince korumaya aldım. Özellikle çocuklarım, şeker ve tansiyon gibi kronik rahatsızlığım olduğu için çevremde bir koruma çemberi oluşturdular. Salgından korunmamız için öğrendikleri her yeni bilgiyi değerlendirdiler.

Yeteri kadar evde kaldık. Bırakın ev dışında sevdiklerimizi, kendi içimizde bile temasa özen gösterdik. Eskiden olsa, ev içinde biri bunu yapsa, “hastalık hastası” derdik.

Ama #evdekal muhabbeti de bi yere kadardı. Hayat devam ediyordu. Bu arada birde TV programı yapmaya çalıştık. Ama muhatabımız yaşlı insanlar olduğundan, onlar da yaylada kaldığından vazgeçtik.

Biz de arada bir kaçtık soluklanmak için yaylalardaki dostlara. Hatta Ekim ayı son haftasında 2. Kez düzenleyeceğimiz Kepez Sahaf Festivali için İstanbul’a bile gittik. “Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz” derler ya, Karaköy’de İbrahim Yıldırım kardeşime yardım ettim. Baharda diktiğimiz fidanlardaki sebzelerin hasadını birlikte yaptık.

Bu arada Şerife ile Kaan’ın, Burcu ile Hakan’ın çıktıkları uzun yolun başında “mesafeli” bi şekilde yanlarındaydık. Düğün Fotoğrafçısı değiliz ama gençlerin mutluluklarını ölümsüzleştirdik. Yetmedi… Birde ev taşıdık ki “Pehlivan Tefrikası” gibi. Ama değdi. Artık yatak odamın penceresinden güneşin doğuşunu izliyorum. Balkonda günü bitirip, dolunayda huzurlu aile sohbetleri yapıyorum.

Diyeceğim o ki; Virüs tehlikesi bitmedi, devam ediyor. Ee hayatta devam ediyor. Mesafeye dikkat edin, temizliğe dikkat edin, maskeyi önemseyin. Bakın oğlum Ankara’dan geldi, gitti, gene geldi, gene gitti. Şaka değil, evlatlarımın kokusu özledim. Bırakın sarılmayı, el bile sıkışmadık. N’olur hayatı değil, virüsü ıskalayın.