Risk Altındaki Akademisyenler (SAR) diye bir grup varmış. "Free to Think (Düşünmekte Özgür) 2020"  bir rapor yayınlamışlar ve dünyada akademik özgürlüğü korumak için uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırmışlar. Türkiye’yi de kapsayan raporda, Fetö Kalkışması sonrası yaşanan 2 yıllık süreç, rapora “Olağanüstü Hal dönemi olarak yansıtılırken, bu süreçte yaşananların, akademik camiayı olumsuz etkilediği öne sürülüyor.

Özetleyelim mi?

Haberi Euronews Türkçe sayfasında gördüm. Raporda, Türkiye için ayrı başlık açılırken, son beş yılda "akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü ciddi şekilde zarar gördü, kampüslerde korku ve otosansür yayıldı" denilmiş. Hani şu topyekün seferberlik ilan ettik ya. Tam da üstüne geldi iyi mi?

"Kuşatma Altındaki Üniversite: Türkiye’nin Felç Halindeki Akademik Topluluğu" alt başlığında ise, olağanüstü hal döneminde 6 bin 81 kişinin üniversitelerden ihraç edildiği kaydedilmiş. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "üniversitelerde tek söz sahibi haline geldi" denilen raporda, akademik dünyanın en fazla tehlike altında olduğu ülkeler arasında, Türkiye'nin yanısıra Afganistan, Yemen, Hindistan, İsrail, Güney Afrika, Hong Kong, Çin, Rusya, Venezuela ve ABD gösteriliyor.

Yemen, ABD, Rusya biz ve diğerleri ilginç değil mi? Sahi yöneten kişinin yönetim biçimiyle mi ilgili bu tablo? Söz konusu kurum ABD merkezliymiş. Bizde olacak değil ya..

Raporda, "bu rakamlara bakılarak Türkiye’nin görevden alınan akademisyenleri için iyimser olmak için hiçbir neden yok." Denilirken, Temmuz 2020 itibariyle, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na toplam 126 bin 300 itiraz başvurusu yapıldığı; bunlardan 108 bin 200'i hakkında karar verilirken davaların yüzde 11.3'ünün onaylanıp yüzde 88.7'sinin reddedildiği belirtiliyor.

"Gözdağı arttı; akademisyenler eleştirel söylemden korkuyor"

Rapora göre akademisyenler, meslektaşları ve öğrencileri tarafından gözetim altında tutulacağından korkarak, sosyal ve politik açıdan önemli konularla eleştirel etkileşimden kaçınıyor: "Türkiye’nin akademik camiası şu anda ciddi şekilde felç olmuş durumda ve bu da kaçınılmaz olarak Türkiye'deki yüksek öğretimin geleceği ile ilgili endişeleri artırıyor.

Raporda, Nisan 2020'de Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan son değişiklikler de eleştirilerden nasibini alıyor:

"Bu değişiklikler, Türk makamlarının, okul dışında konuşma da dahil olmak üzere akademik özgürlüğün gerektirdiği asgari koşulları bile geri getirme niyetinde olmadıklarını açıkça ortaya koyuyor. Tam tersine, "genel ahlaka aykırı tutumlar" veya "terör olarak nitelendirilen faaliyetleri destekleme" gibi  bir dizi kötü tanımlanmış disiplin hükümleri aracılığıyla, üniversite yöneticilerine muhalefeti suçlu saymak için genişletilmiş bir 'alet kutusu' sunuyor."

Dayanışma Akademileri'ne destek mesajı

Raporun sonuç bölümünde ihraç edilen akademisyenlerin hak arayışının sonuç vermediği şu ifadelerle eleştiriliyor: "Beş yıllık bir baskının ardından, bugün Türkiye'deki akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü ciddi şekilde zarar gördü."

https://tr.euronews.com/2020/11/18/rapor-turkiye-de-akademik-ozgurluk-ciddi-zarar-gordu-kampuslerde-korku-ve-otosansur-yay-ld