DEREBOYU PİKNİK…

 Cehennem sıcağındaki bayram tatilinde dolan sadece   plajlar değildi. Bilumum su kenarları da cıvıldı. Kişisel   tespitimiz, “bizim gittiğimiz Karaöz’de herkes 

 “mesafeli” idi. Buna da alıştık. Korona ile yaşamaya. Bi   yetkilileri dinliyoruz, dünyadan gelen haberlere   bakıyoruz. Korona bitmedi, bitmeyi de düşünmüyor, hatta 2. Dalga gittiği yağmurla gelmeye hazırlanıyor. Bi yaşadıklarımıza bakıyoruz. “Bu memleketi idare edenlerin eğlence sektörü ile, müzisyenlerle sorunu varmış” diye düşünüyoruz.

Ayasofya açılışını gördük. Allah Kabul etsin. De ki; “İmanlı insanlardı.” Eyvallah. Ama özellikle bayramda cümbür cemaat, cıbıldak filan dolan plajlara, hatta bilumum Tatlısu boylarına bakınca ne diyeceğiz. Müzikten, eğlence sektöründen para kazanan bir gencin babası olarak bu soruyu da sormadan duramıyorum işte. “Korona mı seçici davranıyor, sizin tedbir tercihiniz mi?”

Bayramda Beşkonak’taydık. Olukköprü tarafında yerli halkın “Büğrüm” dediği bi yer var. Ne Konyaaltı, ne Şile, Hindistan’daki Ganj Nehri gibiydi. Suyun iki yakası, dolulukta suyun içi ile yarışıyordu. Her yaştan, her kültürden. Boşuna aramayın, sayfada Beşkonak fotoğrafı yok. Ev sahibimiz öyle uygun gördü. Kendisi durumu şöyle yorumladı. “Geçen bayram bunun 3 katı rafting müşterisi vardı. Bu bayram herkes pikniğe gelmiş.”

Beşkonak dönüşü daha önceden planladığımız gibi Arifgille birlikte tenhadan az hallice bir tatlısu boyu aradık. Turan’ı aradım doğal olarak, gerçi o dağlara kaçar ama buraları da bilir. Karaöz’ü önerdi. Karaöz’ün yiğidi Mehmet Yeşil Yeşil’i aradım. Bi nokta önerdi. Aman Allahım, arabadan toprak, insandan ırmak görünmüyor. Daha evel Ayhan Abay’ın davetiyle gittiğimiz bi yer vardı, köylünün birinin tarifi ile oraya gittik.

Kalabalık ama her aile kendi oymağında. Dere yüzmeye elverişli değil, ama işe yarıyor. Beri kıyıyı kalabalık bulan geniş bir ailenin azmine de keyfine de imrendik. Emek çekip mangaldan kilime ne varsa bel boyundaki sudan karşı kıyıya geçirmişler. Keyifli bir gün geçirdiler. Oturup onları izlemedik tabii ki, ama ortama renk kattıkları aşikardı. Bu arada Yiğidim Mehmet Yeşil Yeşil “Abi Korkuteli’den ineyim, sakin bi günde seni orada bi yere götüreceğim” dedi. Şimdiden bekliyorum. Ora’nın fotoğraflarını yayınlamayıp kendime saklayacağım.