Şiirle başlıyoruz. Çünkü şiirle dolanıyorum
İstanbul’u. Şiir konuştuğumuz, resim, kitap konuştuğumuz, konserlere, sergilere
gittiğimiz güzel insanları anıyoruz Boğaz rüzgarı derimizin içine işliyor eski
günleri.
Nasıldı o şiir aziz Google?
Bir başka tepeden…
Sana dün
bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Çamlıca,
Nakkaştepe derken dilime bi şiir dolandı. Ama şimdi Üsküdar sahilindeyim. Kah
Zülfü Livaneli oldu lirik bi şarkıda, kah adını bilmediğim bi genç okuyormuş
gibi araç radyomda. Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul’u bana göre en iyi
anlatandır.
Koskoca
İstanbul’da hiç mi parkur yok ki Üsküdar Vapur İskelesi ile Harem arasındaki
sahil bandı mıknatıs gibi çeker beni kendine. Orada bir günindi vakti yürümesem
eksik kalır bi yanı her gittiğimde.
Amaaaannn…
İstanbul işte. Kimi balık tutmaya çalışır, kimi manzara seyreder, kimisi
yüzmeye çalışır akıntıda, martılar balığı unutmuş simit derdinde. Mehmet
Güreli’yi bilir misiniz? Sağlam müzisyendir. Ben en çok Vapurlar/ Blues
albümünü severim. Buram buram İstanbul kokar, boğaz kokar.
Ve bir olmazsa olmaz daha. Kız kulesi
silüetine bakıp sahilde bir fincan kahve veya çay içmek.
İstanbul’da
eskiden iletişim kolay, sohbetler keyfliydi. Çabucak ısınırdı muhabbet. Öyle
bir durumdayım. Yan tarafta oturup çay içen bir “eski İstanbullu” ki artık
sayıları çok az. Eski İstanbul’u yaad ediyoruz.
Bu arada Gerek vapurda, Gerek Galata Köprüsü’nde gerek Karaköy ve
Eminönü’de o eski İstanbulluları göremedik. İstiklal’e uğramadık ama önceden
orayı görüp umudu kesmiştik.
“Güzel
adamlar, güzel atlara binip gittiler” demiş ya şair. Naif İstanbullular, Şark
tantanasına maruz kalan İstanbulu bırakıp sakin, naif kıyı kasabalarına kaçmış.
Bu bir “Eylül esrikliği” değil ama bir şiir düştü dilimize. Kepez Belediye
Başkanı Hakan Tütüncü ile yazıştık. Sahaf Festivali ile ilgili izlenimlerimizi
aktarırken, “Yahya Kemal’in ‘Eylül Sonu’ adlı şiirini de tavsiye ederim” dedi
ya. Her seferinde yeni bir bilgi aldığım güzel yürekli adamın tavsiyesi ile
bugünkü masalı noktalıyorum. Yarın da vedalaşacağız zaten. Elmalı yaylaları
bizi bekler.
EYLÜL
SONU
Günler
kısaldı... Kanlıca'nın ihtiyarları
Bir
bir hatırlamakta geçen sonbaharları.
Yalnız
bu semti sevmek için ömrümüz kısa...
Yazlar
yavaşça bitmese, günler kısalmasa...
İçtik
bu nâdir içki'yi yıllarca kanmadık...
Bir
böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!
Ölmek
kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lâkin
vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.
Hiç
dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez
bir özleyiştir, ölümden beter bile.