Şahsım, bir “Müğren Üzümü” bir “Margaz Üzümü” bir de “İbradı Üzümü”
hastasıdır. Müğren, yani Gölovalılar’ın, artık “Tilkikuyruğu olarak bilinen
üzüm için son yıllarda zaten çalıştığını, farkındalık yarattığını bilir. Neyse,
aslolan Tilkikuyruğu, yani Müğren Üzümü’nün lezzeti, hele bir de evlerde
üretilen, hiç şeker katılmayan pekmezini bulursanız daha da güzel.
Sevgili Burak Özkan’ın bölgede hem
üzüm rekoltesi, hem çeşitliliği, hem de yıllardır bölgede telaffuz edilemeyen
ama “bal gibi” yapılan şarabı dünya markası yapmasını inkar edemeyiz elbette.
Önce habere bi göz atalım, alıntılayalım mı?
“Elmalı ilçesi, başta 500 dönümü
aşkın üzüm bağları bulunan Likya Bağları olmak üzere hem sofralık hem de şarap
ve sirke sektörlerine hammadde amaçlı Türkiye'nin önemli üzüm üretim
merkezlerinden biri. Türkiye'de başka bölgelerde beyaz rengi bulunan ama sadece
Elmalı'da 1100 rakımda üretilen endemik bir tür olan kırmızı Tilkikuyruğu
üzümü, Uluslararası Nuh'un Ambarı aday listesine alındı.
Evliya Çelebi'nin, gezileri
sırasında aldığı notlarında, tilki kuyruğu üzümünden 'Elmalı'nın 7 elvan üzümü'
diye bahsettiğini anlatan Slow Food Antalya Temsilcisi Ezgi Dursun, “Buradan da
ne kadar eski zamanlardan beri bu üzümün bu topraklarda yetiştiriliyor olduğunu
anlayabiliyoruz. Geçmiş zamanlardan beri, bu kadim topraklarda doğallığını ve
yerelliğini koruyan bir tür olduğunu kavrayabiliriz" diye konuştu.
Oysa ben haberi okuduğumda, daha
eskilerden bir haber başlığına evrilmiştim. Aradım, sizler için buldum.
Heyecanım söndü efendim. Sadece spot veriyorum, meraklısı açıp okusun. “Bulan
var, bulamayan var” deme. https://www.dw.com/tr/k%C4%B1yametin-tohum-ambar%C4%B1/a-15774252
“Kıyametin tohum ambarı
Norveç’e bağlı Svalbard takımadalarında buzların içinde adeta bir
Nuh’un Gemisi yaratılıyor. Küresel Tohum Deposu ile önemli tohumların
felaketlerde güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor.” Tarım sektöründen bir
arkadaşımı aradım, hatta “bilmiyorsan çevrende bir bilene sor” demeyi de ihmal
etmedim.
Aldığım özet bilgi şu:
“Nuh’un Ambarı; İyi tarım ve organik
ürün satışı yapan özel bir şirket. Müteşebbis Sertifikasına sahip ürünler
satılıyor. Ürün sertifikaları doğru ve geçerli. Orada yer almak için firma ile
ticari ilişkiye girmek gerekiyor.”
Bir de link adresi verdi, orda sistem
şöyle anlatılıyor.
Slow Food’un ilk amacı, Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı aracılığyla yerel
biyoçeşitliliği (tarımsal biyoçeşitllik olarak da adlandırılır) korumaktır. Bu;
Karakaçan koyununu, Mangalitsa domuzunu, Busha ineğini, Polyak’taki zengin
bitki çeşitliliğini, Balkanlar’daki Smilyan fasulyesini, Ant Dağları’ndaki
binlerce patates ve fasulye çeşidini korumak anlamına gelir. Slow Food’un
biyoçeşitliliği araştırmak, sürdürmek ve korumak için üç ana aracı vardır;
Nuh’un Ambarı (The Ark of Taste) de bunlardan biridir.
Nuh’un Ambarı; dünya
genelinde kültürlere, tarihe ve geleneklere ait, yok olma riski altındaki küçük
ölçekli ve kaliteli gıda ürünlerini araştırır. Bu ürünler; meyveler, sebzeler,
hayvan ırkları, peynirler, tatlılar, kurutulmuş etler ve benzerlerini içeren
olağanüstü bir mirastır.
Şahsım, bir “Müğren Üzümü” bir “Margaz Üzümü” bir de
“İbradı Üzümü” hastasıdır. Müğren, yani Gölovalılar’ın, artık “Tilkikuyruğu
olarak bilinen üzüm için son yıllarda zaten çalıştığını, farkındalık
yarattığını bilir. Bu arada sordu, oradakiler henüz Tilkikuyruğu üzümün Coğrafi
işaret Belgesi bile almadığını söylediler. Oysa sektörün içinden bilgi veren
dostumuz, adı geçen sisteme dahil olmak için malum etiketin alınmış olması
gerektiğini söyledi. İkilemde kaldım.
Neyse, aslolan Tilkikuyruğu, yani Müğren Üzümü’nün lezzeti,
hele bir de evlerde üretilen, hiç şeker katılmayan pekmezini bulursanız daha da
güzel.