Bunca zamandır gezerim bu memleketi. Özellikle 1991, 1995, 1999 ve 2011 seçimlerinde köy köy gezdiğimi sanırdım. Ama öyle değilmiş. Son Karaköy turumda Beğiş ve Avdan ile tanışmama vesile olan İbrahim Yıldırım’a kafadan bir teşekkür yollayalım.

Beğiş fotoğraflarına ayrılan süre yaklaşık 20 dakika. İster istemez merak ettim, adı “susuz”a çıkan köydeki badem ağaçları baharı kotarmaya yeter mi?

Köy hakkında en iyi bilgiyi Korkuteli Belediyesi’nden alacağımı biliyordum. Yanılmadım. Sevgili Hasan Hüseyin Bayır, bir teledonda yolladı bilgileri. Lafı uzatmayalım, evirip çevirmeyelim. Hadi buyrun Beğiş’i birlikte gezelim.

 

 

  Beğiş Susuzu Antalya’ya yaklaşık 60 km uzaklıkta olan bir köydür. İdari olarak Korkuteli ilçe sınırları içerisinde bulunur. Bölgenin coğrafi yapısı nedeniyle yerli halkı ağırlıklı olarak göçebe hayvancılık ve yaylacılık ile geçimini sağlar. Yörük geçmişine sahip olan köylülerin, yaşamları geçmişte göçebeliğe dayanmakta.

 

Bir Yörük yerleşimi olan Beğiş Susuzu’nda bulunan evler tipik göçebe, yörük mimarisine uygun tasarlanmıştır. Evler genelde iki katlıdır, ağaç azlığı nedeniyle taş ve kerpiç ile inşaa edilmişlerdir. Damları genelde düzdür. Evler işlevsel olarak tasarlanmıştır. Alt katlar depo, ambar, ahır, kümes ve odunluk gibi işler için kullanılırken, üst katlar yaşam alanı olarak kullanılmaktadır.  Üst katlardaki odalar ise mutfak haricinde çok amaçlı kullanıma açıktır. Oturmak, uyumak, yemek yemek, misafir ağırlamak gibi işlevler yanı sıra banyo gibi işlevleri bulunmaktadır. Bazı odalara eklenen gusülhaneler ile banyolar odalardan ayrılmışlardır. Tuvaletler ise genelde eklenti olarak bina dahilinde bulunmaktadır.  Birinci katın üstü her zaman tamamıyla kapalı olmamaktadır. Açık kalan alan teras olarak kullanılmakta ve özellikle yiyecek kurutmak amacıyla işlev görmektedir.

Evlerin çatıları ise genelde toprak ile kaplıdır ve bu toprağın kaybını azaltmak amacıyla “gereviç” olarak adlandırılan ve deve boynuna benzeyen eğri ardıç ağaçları, çatı inşaasında kullanılmıştır. Gereviçler aynı zamanda damdan akan yağmur ya da kar suyunun duvarlara temasını önlemektedir.

Konut mimarisi ise enerji kullanımını maksimize edecek biçimde tasarımlanmıştır. Binaların dış cephe yüzey alanlarının ve pencerelerinin küçük olması kışın ısı kaybını önlerken, yine kullanılan malzemelerin özellikleri nedeniyle yazın da mekanın serin olması sağlanmıştır.

2010’lu yılların başında yeniden keşfedilen bu köy, “Sade Yaşam Köyü”Otantik Köy ya da  Entel Köy isimleri altında turizme kazandırılmaya çalışılmıştır. On kadar taş
dubleks ev a
çılmış ve bölgede yaşayan halkın istihdamı planlanmıştır. Köyün Avrupanın en iyi yürüyüş parkuru için başlangıç noktası olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ilan edilmesi ile bir “Sade Yaşam Köyü” (Pure Life Village) projesi hayata geçirilmiştir. Seçilen 10 evde alt kattaki depo ve ahır bölümleri mutfak, üst katlar ise yatak odası ve çocuk odası haline dönüştürülmüştür. Köy evleri modernize edilmişlerdir. Bir ev ise restorana dönüştürülmüş ve yine yöresel üretim olan Likya Şaraplarının ikram edildiği bir şarap odası hazırlanmıştır. Yörük Müzesi de kurulan köyde, at ve eşek turlarına yer verilmiştir.