"Düşünen Tohum Konuşan Toprak" Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri - Aksu Köy Enstitüsü (1940 – 1954)

Yıldız Moran "Zamansız Fotoğraflar"

“Elinde Işık Parçaları” Türk Resminin Paris Macerası

“İmparatorluktan Portreler” Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan Bir Seçki

“Eşsiz Bir Tanıklığı Keşfederken” Ernst Krickl’ın Likya Günlüğü, 1892

“Karşılaşmalar” Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Yapıtlar

Andy Warhol  'Herkes İçin Pop Sanat'

Luigi Mayer “Gravürler”

Cecil Beaton

Picasso: “Kadın ve Boğa” Doğduğu Evden Gravürler ve Seramikler

“Işık ve Tarih” Ara Güler’in Gözüyle Antalya

“Herkes olası aday adaylarını yazıp piyasa yaparken bu ne?” deme.. Bu başlıklar ATSO’nun eski yerleşkesindeki Antalya Kültür Sanat’ın 3 yılda Antalya’ya getirdiği sergiler.

Merkezin danışmanlığını yapan, ( aslında işlerini yürüten) Suna İnan Kıraç Vakfı’na peşinen teşekkür edelim. 1987- 1988 yıllarında İstanbul’daydık. Kasımpaşa’da asker. Galatasaray’daki Yapı Kredi Kazım Taşkent Sergi Salonuna ulaşmak yürüyerek 15 dakika. Tünel, Karaköy iş Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Taksim Galerisi. Askeriyedeki nöbet bitiminden sonra en baba koşullarda 45 dakikada ulaşılan yerler.

Ama şimdi her canımız sıkıldığında, her ruhumuza dokunan sergi açıldığında kalkıp İstanbul’a gidemiyoruz. “Pera” salonlarının gördüğü sergileri, AKS aracılığıyla, kısmen de olsa Antalya’da görmek güzeldi.

Burası bir “galeri” değil. Ferhundanım teyzenin memuriyetten emekli olunca gittiği AKMEK kursunda öğrendiklerini sergileyeceği mekan değil. Ya da “satış yapılan, para kazanılan” bir ticarethane değil. Önce, tabelasında da olduğu gibi “kültür” boyutu gelir.

Burada felsefik toplantılar düzenlenir, insanlar değişik konularda fikirlerini tartışır, ufuklarını yeniler. Aynı zamanda atölyeler vardır, salonlarda sergiyi gezen öğrenciler, akıllarında kalanı kağıda yansıtırlar. Bir yandan sanatçının düşüncesini, bir yandan da sanatını yaşayarak öğrenmeye çalışırlar.

Kapalıyol’da mola vermek için benim hoşuma giden bir “cafe” barındırıyor içerisinde. Az daha Antalyalılar sahip çıksa, az daha sürkilasyon olsa tadına doyulmayacak ama olmuyor işte. “Yemen Kahvesi” ni “Starbucks” karşısında “yerel” diye yutturmaya çalışanların memleketinde bu iş o kadar kolay değil.

Madem kültür dedik, o zaman bakın önümüzdeki süreçte ne gibi kültürel etkinlikler varmış:

“Fotoğrafın Düşünsel Pratikleri”  Yani fotoğraf hakkında her şey. 10 hafta sürecek. Bunun yanında bir de “belgesel fotoğraf atölyesi” var.

Bakın bunu önemsiyorum. “Sanat Eseri Çözümlemeleri”

Program kapsamında sanat eserleri; sosyolojik, felsefi, siyasi, psikolojik içerikleri ile incelenecektir. Bu programın en önemli amacı; sanat eserlerinin ikonografik çözümlemelerinin gerçekleştirilmesi ile yapıt içeriklerinin ve estetik niteliklerinin tartışılmasını sağlamaktır.

“Varoluş Mektebi”

Bu bir felsefe buluşması. Çok isteyip bir türlü dahil olamadığım etkinliklerden biri. Ne mi var? Şöyle özetlenmiş.

Tanışma Toplantısı: Kahve -taze çekilmiş, iyi- eşliğinde, felsefe ve sanat üzerine geyik muhabbeti

3 başlık daha var. “Herkes için Çağdaş sanat” ,“Herkes için Avrupa Sanatı” “Herkes için Türkiye’de modern sanat.”

“Zamanın sessiz tanıkları” Türk resminde portre ve otoportre resim sergisi 6 Ekim’de açılıyor.(Demek ki 5 Ekim’de Davut Çetin Başkanla kahve içebileceğiz.)

İnsan daha geniş yazmak istiyor. Ama siyasilerin kahve içmeye zamanı, bizimse daha fazla yazmaya yerimiz yok.